Tuvalet Kağıdını Napacan ! Martı Uçtu Gitti!
Deniz ve göl etraflarının farklı bir cazibesi vardır. İnsanları, dinlendirir ruhen ve bedenen. Sağlıktır suyun hareketli olanı. Hareketsiz su da tehlikedir, hastalıktır.
Atalarımız deniz ve göl kenarlarını hatta akar su kenarlarını o kadar değerli görmüşlerdir ki buraları halkın ortak malı kabul etmişler ve yapılaşmaya ve oraların kirlenmesine müsaade etmemişlerdir.
Tarihi kaynaklar araştırıldığında bunları görmek mümkündür. Yine eski resimlere bakıldığında buraların sakin olduğu ve ortak kullanıma bırakıldığını görürüz. Buraların doğallığı da bozulmamıştır.
Ancak insanoğlu kendini modern ve zengin görmeye başladığında durum değişmiştir. Sahiller göl ve ırmak kenarları bir avuç zenginlere mekan olurken, fakirlerin ulaşmasına engel olunmuştur. Zenginler için otel ve mekanlar ve de villalar buraların etrafını garabet gibi çevrelemiştir. Seçkin (!!!) insanlar tepkileri azaltmak ve dikkat çekmemek için halk plajları yaparak, sadece ‘’kızgın’’ olmanın gazını almıştır.
‘’Su hayattır’’ derken atalarımız suyun ve dalgaların dinlendirme özelliğine de dikkat çekmişlerdi. Her güzelliğin bir kusuru olduğu gibi sahillerimizin yapay kusurlarından ziyade doğal bir kusuru (!!) vardır. Bu da martı pisliklerinin üzerimize gelmesi diyebiliriz. Halk bunlara hiç kusur olarak bakmamakla beraber bir ‘’enstantane’’ ( tatlı bir an) gözüyle de bakmıştır.
Zaman odur ki
Fadime ve Temel evliliklerinin cicim aylarında olduğu için kavga ve kıyamete ve de küsmelere başlamamışlar ve sahilde yürümeye çıkmışlardır. Henüz aralarına aileler ve çevredekiler girmediği için gayet mutludurlar. Neşeli neşeli yürürler. Aksilik bu ya ! Gökyüzünde süzülen martı GDO ‘lu ve katkılı gıdaları yediği için ishal olmuş, denize ulaşamadan Temel’in başına bırakıvermiş içindekileri. Durum böyle olunca karı-kocanın arasında şunlar geçmiştir:
-Fadimee! Acil git bana tuvalet kağıdı veya peçete gibi bir şeyler bul!
Bu sözler üzerine Fadime, eşine bakar, bir de gökyüzünde uçan martıya ve der:
Temelciim! Tuvalet kağıdını napacan . Onunkini silemeyiz. Martı uçtu gitti!
-Fadimeciim ! O zaman hırkanın içiyle başımı siler misin!
Fıkradan Anladıklarımız.
- Her türlü olumsuzluğa mizah gözüyle bakmak ruh sağlığımız açısından değerlidir.
- Her güzel(liği) n kusuru vardır.
- Güzel an ve olayları geçici durumlarla kirletmemek gerekir.
- Kötü ve pis olan şeyler genellikle kapatılır ama zamanla kokusu çıkar.
- İnsanların oluşturduğu her türlü yapay durum kendilerine ve hayvanlara ve çevreye zarar verir.
- Bazı fırsatlar kısa sürer. Fırsatları zamanında değerlendirmek lazım.
- İnsan sevdiğindeki pislikleri görmez.
Aslında sevmek kusurları görmemek değil, aksine sevdiğinden emin olup kusurlarıyla sevmektir. Sevginin bahanesi veya nedenleri olmaz…
Ama seven isterse bin türlü sebep bulur…
Kaleminize sağlık hocam😊 Gayet başarılı bir hikaye olmuş.
👏👏👏
teşekkür ederim