Bayrağı Getirene Kızım Beleş!
Umut nedir ki, ya da korku.
İnsanı yaşatan ve uçuran iki kanattır diyordu Mevlana bunlar için. Aynı zamanda ayakta tutan iki ayak.
Umut; yaşama arzusu, olumlu düşünebilmek, karamsarlıktan uzak gülümseyebilmek dürtüsü. İç dünyamızın korkulardan uzak, gülümsetebilen hayalleri…
Korku; belirsizlik, kaygılar, tedirginlikler, ya olmaz iseler, karanlığa götüren ve gülüşümüzü azaltan her şey….
İnsanın elinden umudunu alırsanız, korku kendini sarar ve insanı karanlığa sokar ki bu ölümdür, acıdır.
İnandıysan başarırsın. İnanmaktır umut. Olmazlara inanmak ta korkudur.
Akıl ve kalp arasında bir denklemdir bu. Bedeni ve ruhu olumlu ve olumsuz etkileyecek.
Her şey iç dünyamızdan başlıyor. Bir yolculuktur kendine doğru insanın hayatı. Korku ve umut arasında.
Yolculuklar iyi niyetle başlarsa, yoldaki olumsuzluklar olsa da, sonuç güzel olacaktır. Umut başaracaktır her zorluğu….
Dur. Sessizce yüreğini dinle. Seninle konuştuğu zaman kalk ve yüreğinin götürdüğü yere git demektir umut. Yürek korkularımızı korkusuz kılacaktır. Eğer inancımızı kaybetmez isek…
İnanç içinde. Yüreğinde. Yaratan inanıyorsan güçlüsün ve başarırsın demiş
İnanmak. Sadece inanmak.
Zaman odur ki
Fıkra bu ya. Karadeniz şehir devleti padişahı Temel, ülkenin en cesur, çevik, en korkusuz delikanlısını seçmek için bir yarışma düzenler. Slogan hazırdır. ‘’ Tehlikeyi göze almayan başaramaz’’
Timsahların olduğu bir nehir kenarına bir duvar yaptırır, duvarın üzerine uzun direkler. Direklerin de ucuna kendi sembollerini ifade eden hamsi armalı bayraklarını astırı. Bayrağı alana ise bir küp dolusu altın verilecek. Ve o bayrağı nehrin öbür tarafındaki padişaha da ulaştırırsa, o kişi padişah vekili olacak ve padişahın kızını alacakmış.
Fırsat bu fırsat deyip ülkenin gençleri ve aileleri panayır havasında nehrin kenarındaki alana toplanmışlar. Duvarın yüksekliğini, nehre doğru uzanan direkleri ve tehlikeyi görünce çoğu zaten vazgeçmiş yarışmaktan. Kimse çocuğunun tehlikeye girmesini istememiş.
Oysa hayat baştan sona tehlikeli bir süreç değil miydi?
İllez, bir Anadolu çocuğu. Hep fakirlikle büyümüş ve fiziki durumundan dolayı küçümsenmiştir çevrede. Bu kaderi elbette kendisi seçmedi. O da padişahın yarışmasından haberdardır ve gelmiştir zor da olsa buraya. Durumu anlamaya çalışmaktadır etrafında kalabalıklığa bakarak.
Elbette korkuları vardır İllez’in. Ama hayatı boyunca hiç umutsuz olduğunu da hatırlamaz. Neyi çok istemişse başarmıştır da.
Etrafına, vazgeçenlere, yarışacak olanlara da bakarken, yarışma borozanı çalmıştır.
Duvarı aşmaya çalışanlar, direklere tırmanmaya çalışanlar olurken; çevreden bağırışmalar….
-Yapmayın…yapamazsınız….
-Vazgeçin, hiçbir şey canınızdan önemli değil….
-Geri dönün. Başaramazsınız….
-Çok tehlikeli. Hiçbir şey sizden önemli değil….
-Ölürsünüz…gençliğiniz var. Bırakııın…..
Felaket tellallığında sınır yok. Yapamayan kimin yapmasını ister ki.Çoğu vazgeçti. Korkudan duvarı aşamadı birçoğu duvarı çıktı ise de, direğe tırmanmaya cesaret edemediler…
Kim bağırırsa bağırsın, hedefinden dönmeyen İllez’in direklere doğru tırmandığı görüldü. Yalvarmala, ,bağırmalar arasında vazgeçmedi ve Bayrağı alarak asağı indi. Elinde bayrağı bayrağı sallarken; toplanmış halk ne görsünler…. Timsahlar arkada ve yanlarda, aynı çocuk nehirden karşıya doğru yüzüyor delice.
Halk yine bağırışıyor….
-Deli bu. Manyak bu. Kendinden vazgeçmiş. Değer mi….
-Abooo! timsahlar çocuğu yakalayacak…
-Tüh! Timsahlara yem olacak….
-Yazık oldu çocuğa….
….derken İllez, timsahlardan hızlı yüzerek, karşıya vardı. Büyük bir alkış tufanı.
Hız, cesaret, korkusuzluk ve kararlılık…ve Umut…
Padişah ta bu duruma şaşıp kalmıştır. Lakin yapılacak bir şey yoktur. Altınların gitmesi sorun değildir. Halkın malı, halka gitmiştir. Yardımcılıkta gitmiştir. Kızı da verecektir. Cesur biri olduktan sonra onda da sorun görmemektedir. Ölümü göze aldıysa demek ki seviyor düşüncesi….
Çocuğa doğru gider padişah Temel. Kollarını açar. Kucaklar. Tebrik eder. Temel anlamıştır ki, Delikanlı sağırdır ve hiçbir şeyi duymuyor.
Temel:.
-Yüksek sesle) madem sen kazandın. Ödüller için veya başka bir şey için Benden beklentin nedir Delikanlı?
İllez, burnundan soluyan, gözleri kocaman olmuş ve kızarmış olan delikanlı padişaha dönerek:
-Hiçbir şey istemiyorum. Sadece bana, Beni nehre iteni bulun ve bana getirin….
Fıkradan Anladıklarımız
- Kazanç ve ekmek kolay elde edilmez.
- Eğer bir ödül veriliyorsa nedenini iyi düşünmek gerekir.
- Umudun başaramayacağı hiçbir şey yoktur. çünkü azim ve kararlılık beraberinde gelir.
- Bizi her tehlikeye atanlar düşmanımız değildir.
- Hayatta birçok korkumuz olabilir. ama umudumuzu kaybetmediğimiz sürece bunları aşarız.
- Dışşal ödüller içsel ödüllerimizden önemli değildir.
- Hayat korku ve umut arasında yaşandığını gösterirken umutsuzluktan kaçınmamızı gösterir.
- Hhedefe ulaşmamız için çevresel seslere kulakları kapatmamız gerekir.
- Hayatta her zaman engeller , sorunlar olacaktır ve her bir engel bir timsahtır. insan güzü her engeli aşacak yapıdadır.