Ben Yönetim Sistemini Öğrendim Baba!
Sorgulamayan toplumlar, zamanla sorgulanır.
Uyuyan toplumlar zamanla kötü bir şekilde uyandırılır. Biliriz ki Ölüler bir düdükle uyanır. Ölmeden önce uyanmak gerekmez mi?
Aslında dünya, uyuyan ve uyananın mücadele seyridir. Uyumak ve uyanmak kavramları da iyi sorgulanmalıdır. Kime göre ve neye göre uyumak ve uyanmak?
Bilincin kişi ve toplum açısından önemi iyi sorgulanmalı ve değerlendirilmelidir.
Hayatımızı bir çok kavramlar yönetir. Bu kavramlara yüklediğimiz anlamlar, yapacağımız çalışmaları da olumlu ve olumsuz etkileyecektir. Bunları ayrıntılı irdelemek bu sayfanın görevi değildir elbet.
Bugün , birçok soru ve sorunlar ile karşı karşıya isek, bunların temel nedenini kendimizde aramadığımız için, çözümleri bulamıyoruz veya başkalarının çözüm bulmasını bekliyoruz.
….
Zaman odur ki
Tarihi evvelde bir çocuk var idi. adı Veli. Sorgulamayı seven zeki bir çocuk. Meraklı ve araştırmacıdır da.
Sosyal medyadan, haberlerden çok duymuş bazı kavramları… Siyaset, kapitalizm, işçi sınıfı, sendika, hükümet, vatan….vs.
Ancak bunları bir türlü somutlaştırıp ta kavrayamıyor kendi aklıyla. İstiyor ki öğreneyim, kavrayayım…
Okulda da öğretmezler ki bu kavramları da. Öğretilse de siyasete çekilir korkusunu taşır öğretmen. Ssözlüksel bilgileri aşmaz onun için bazı kavram bilgileri…
Düşünemeyen çocuk önemli. Sorgulayan, eleştiren nesil sıkıntı ileri zamanlarda. İlle de bunları yapacaksa istediğimi sorgulamalıdır, istediklerimi sormalıdır….düşünceleri etkindir Yüksek makamlarda. Çalışsın çabalasın, sınavdan sınava yarış atı gibi koşsun. 25 yaşına gelince de, zaten hayatın içinde olur. Aldığı maaşın yarısıyla ev kirası verir. Geri kalanla da gül gibi geçinir….düşüncesi sanırım bu sürece itikleyen. Borçlu olan düşünemez ki bunları. Hayat telaşı içinde olan neyi sorgular ki. Satayım anasını der geçer….Maddi kaygılar bitince, sanat ve zanaat etkin olur, gelişir denilse de bu sürece götürülmez çocuklar…
Merak işte.
Zordur.
İlle de cevap bulmalı sorular.
Veli babasına sordu:
- Baba! Politika, siyaset , kapitalizm, işveren, işçi sınıfı, sendika, …….hükümet nedir ?”
Baba en yalın haliyle anlatmak için şöyle dedi:
- “Bak oğlum! Ben eve para getiriyorum, öyleyse ben kapitalizm oluyorum. İşveren oluyorum. Para en fazla bende olur. Para bende olduğuna göre insanları yönlendirici kuruluşlar da, şirketler de bende olur.
Annen parayı yönetir, harcar, harcatır, değerlendirir, öyleyse o hükümettir.
Deden paranın doğru idare edilip edilmediğine dikkat eder, sorgular. O da sendikadır.
Ablan Muhalefettir. O anneni, beni, dedeni, diğerlerini izler, kontrol eder.
Kardeşine bakan, evimizde birçok hizmeti yapan, yediklerimizin ve içtiklerimizin kaynağı olan hizmetçi kız ise isçi sınıfıdır.
Bizlerin ise tek hedefi vardır, senin her alanda rahat olman. Dolayısıyla sen de halksın ve altında bezi ile yatan küçük kardeşin ise senin ve bizim geleceğimizdir. Ona vatan da diyebiliriz. Memleket de diyebiliriz Oğlum. Söyle bakalım Oğlum, anlayabildin mi?”….
Çocuk düşünür, süre ister ve o gece babasının anlattıklarını düşüneceğini söyler.
Gece yarısı çocuk uyanır. Çünkü küçük kardeşi altını pisletmiştir ve bağırarak ağlamaktadır. Ne yapacağını bilemeyen çocuk, anne ve babasının yatak odasına gider.
Annesi yalnız ve derin bir şekilde uyumakta, seslerine bakılırsa farklı farklı rüyalar görmektedir. Öyle de olsa, onu uyandırmaz, zaten uykusu derindir, kolay kolay da uyanmaz diye düşünür.
Hizmetçi kızın odasına gider. Bakar ki babası hizmetçi kızla tartışmakta, onu fırçalamakta ve farklı farklı davranışlar sergilemektedir.
Dedesi de pencereden gizlice onları izlemekte. Muhtemelen Babanın menfaatinden faydalanmak için sesini çıkarmamaktadır.
Ablasına bakar, elinde bir telefon, sevgili derdinde, sevgilisine hoş gözükmek için garip garip davranışlar sergilemektedir…
Hepsi öyle meşguldürler ki çocuğun orada olduğunu fark etmezler bile.
Çocuk hiç bir şey yapamadan yatağına geri döner mecburen. Kendisini anlayacak tek kişi yine kendisi olmuştur.
Ertesi sabah baba çocuğa kendince politikanın ve diğer kavramların ne olduğunu anlatma isterken;
- Baba: anlatmana gerek yok ben anladım der ve babaya anlatır:
- Kapitalizm” işçi sınıfını kötüye kullanıyor… Sendika bunu seyrediyor… Bu arada hükümet uyuyor… Muhalefet, kendi duygularının peşinde. Halk hiç dikkate alınmıyor… ve gelecek bokun içinde çaresiz haykırıyor!