Biz Burada Delilikten Yatıyoruz, Salaklıktan Değil !
Ne yazık ki imkanlar insanlara eşit dağıtılmıyor. Yanlış yönetimler bu eşitsizliği daha fazla artırıyor.
Coğrafya kader midir ? İnsanın nerede doğduğu, hangi ortamda büyüdüğü, hangi imkanların O’na verilip verilmediği kader midir tartışıla dursun.
Bizler zeki insanları ne yazık ki kafeslere koymayı, farklı düşünen insanlara deli demeyi akıllılık olarak görmüş garip insanlarız. Acaba senin sahip olduğun imkanlar, başkasında olsa ne olurdu? diye sormak gerekiyor çoğu zaman.
Ülkeleri az sayıdaki farklı insanlar geliştirir. Bu insanları bulup, değerlendirmek, Onların farklılıklarını kabullenmek gelişebilmenin ön şartı olmaktadır. Aynı düşünceyi taşımak sadece robotların ve robot gibi yetiştirilenlerin özelliği olduğunu unutmamak gerekir.
Zaman Odur ki
Çok okumuş, az bilmişin birisi, arabasını almış, müziği açmış, keyifli keyifli yolculuk yapıyordu. Ne yolda ki, su birikintilerine dikkat ediyor, ne de yaşlılara ve çocuklara. Sokaklarda zikzaklar yaparak ilerliyordu. Bir anda araba yalpalamaya başladı. Arabayı bir süre daha gidince kenara çekti . İndi. Ne görsün !. Arabanın tekerinin birisi düşmüş. Geride yol kenarında duruyor…
Sinirli hareketlerle geri gitti, zor bela tekeri getirdi, arabadaki ıslak mendille ve kolonya ile defalarca ellerini temizledi. Orada kara kara düşünürken, tel örgüler içinde, güneşe doğru yere uzanmış adama, selam verip, saatinin olup olmadığını sordu.
Bunu duyan adam hemen kalktı. Binaya gitti. Kağıt, kalem, cetvel ,gönye getirdi. Kısa süre içinde titizlikle güneşin açısını gölge boyunu ölçtü ve şöföre dönerek:
-Saat şuan tam olarak 4: 18 geçiyor dedi
Şöför hayretler içerisinde kaldı. Okumuş çocuk, eleştirmeden yapamazdı.
-Güneş varken ölçümü yaptınız. Ya güneş yok iken ve geceleyin zamanı nasıl hesaplarsınız veya öğrenirsiniz deyince, tel örgüler içinde yine güneşe doğru oturmuş kemiklerini ısıtan adam ; Şoföre döner kolunu açar ve :
-O zaman da kolumdaki bu saate bakar öğrenirim deyince, Okumuş ve arabasıyla hava atan genç şaşkın kalmıştır. Telefonunu alır, ancak şebekenin çekmediğini anlar. O kadar da para veriyoruz bu hatlara. Lazım olan yerlerde çekmez. Bir kaç küfür sallar ve telefonu arabaya fırlatır. Orada ileri geri dolanmaya başlar. Başka araba da gelmez.
Şoför ne yapacağını kara kara düşünürken, Üçüncü kattan bir adam, O’na seslenir.
Hey! Şöför!
Binaya bakar: Deliler hastanesidir. ve bir adam kendisine sesleniyor. Korkmaya başlar. Yapacak bişey de yoktur. Başını kaldırırve sesin sahibine :
-Buyrun, Bana mı seslendiniz.
-Tabiikii sana seslendim senden başka adam mı var orada. Diğer tekerlerden birer bujiyi sök Kopan tekere tak. üçer Somun seni en yakın lastikçiye kadar götürür.
Şoför hayretler içinde seslenir.
–Sizleri nasıl buraya hapsetmişler anlamıyorum deyince, bahçedeki güneşlenen adam sırtı dönük bir şekilde cevap verir:
-Bizler Akıl hastasıyız, senin gibi salak değiliz!
Fıkradan Anladıklarımız
- Eğitimli olmak, çok bildiği anlamına gelmez. Eğitim günlük hayatta uygulanabilir şeyler öğretmelidir.
- Pratik zekayı ortaya çıkarıcı çalışmalar yapmak lazım.
- Eğitim sistemi herkese fırsat eşitliği sunmak zorundadır.
- Farklı fikir ve düşüncelere sahip olan insanları ayrıştırmamalıdır.
- Araç kullanan insanlar yolların hakkını vermelidir. Yoların hakkı; İnsanları rahatsız etmemek ve onları korumaktır. Yayaları, çocukları özellikle yaşlıları olumsuzluklardan korumaktır. Hayvanların geçişlerine de olanak vermektir.
- Zeki insanların farklı davranışlar sergilemesi normaldir. Önemli olan onların zekasını doğru yola kanalize edebilmektir.