Emmi ! Bu Sobayı Neden Yukarı Koydun!

Soba
Emmi ! Bu Sobayı Neden Yukarı Koydun!


Öğrencisini çözümleyemeyen öğretmen,
cemaatinden habersiz imam, müşterisini tanımayan esnaf, hayvanını bilmeyen çoban, teşhisini yapamayan doktor, halkından habersiz yönetici…uzatılabilir bunlar…sonuç ne olur bilir misiniz?
Hüsran olur, komik olur, kayıp olur….yazık olur.

Sonuçta, soru ve sorunlar çözümlenmez gittikçe büyür ve ınsanların sırtına yük olur, ki yine yazık olur.

Acaba bilmek çözüm müdür, neyi nasıl bilecek ve uygulayacağız?

Gerçek ve de çözüm odaklı bilgi nasıl olur?

Dünyayı bilen insanlar yönetir, o zaman neden her yerde kan barut ve gözyaşı var…Bilgi veya bilmek dediğimiz şey nedir ki…

Biz bunları çok bilmişlere bırakalım ve fıkramıza dönelim.

Zaman odur ki

Okumuş insanlar, bir köye gider ve muhtarı bulurlar:

Muhtarım, biz köylünün günlük yaşamını yerinde görmek incelemek ve bu yaşamdan sonuçlar çıkarıp, mikro düzeyde, sosyo ekonomik ve sosyo politik bir yaklaşımla  çözüm olanakları üreterek durumlarınızı iyileştirmek istiyoruz…Bunun için alanında uzmanlar olarak görevlendirildik.

Muhtar bu kelimelerden çok bir şey anlamamış olacak ki:

Değerli büyüklerim, bir şeyler söylüyorsunuz ama ne söylüyorsunuz anlamadım. Kısaca ne yapayım! deyince, okumuş adamlar felsefe edebiyat karışımı uzun nutuktan sonra , anladığını belirterek başını salladı Muhtar. Sanırım siz bir hafta köyümüzde yaşamak, ne yediğimizi ne içtiğimizi nasıl yaşadığımızı merak ediyorsunuz der.

— Okumuş adamlar dertlerini anlatabilmenin rahatlılığıyla “evet”derler, “bundan dolayı köyünüzde bir hafta kalmak istiyoruz”

Muhtar, köyün en zenginini çağırır:

—Sülüman Emmi!

Başkentten  gelen misafirlerimiz var. Önemli işleri varmış, bir hafta sende kalsınlar. Ne derlerse yap. Omların parası yoktur. Her harcamayı sen yap, köyden para toplar harcadıklarını sana öderiz” der ve misafirleri ona emanet edip gider.

Hepsi araştırma ve inceleme peşinde. Güzel bir rapor yazmalılar ki medyada adları çıksın, kahraman ilan edilsinler. Sonuçta burası gösterge ve gösteriş dünyası değil mi!

Misafirler eve girerler ve ilk odada bir soba görürler. Bir teneke kutuda tezekler, diğer bir tenekede odunlar vardır. Şaşırırlar “doğalgazlı dünyada bunlar niye..” diye…

Soba ise daha fazla dikkatlerini çeker.

Soba altta yuksek taş yığını üstüne kurulmuştur. Büst gibi yüksekte kalmış sobanın borusu da dışarı çıkarılmıştır.

Ciddi ciddi bunun neden böyle yapıldığına dair fikirler üretirler.

Birincisi,

—Bunun nedeni kalori meselesidir. Soba yukarıda olunca daha iyi ısı verir ve oda daha iyi ısınır, köylü fizik kanununu kullanmıştır.

İkincisi,

—Hayır! Bu köylü hepimize iyi bir ders veriyor. Enerji tasarrufu. Yüksek yerde olan soba her yeri az enerjiyle dengeli ısıtıyor. Bu proje bütün memlekete yayılmalıdır.

Üçüncüsü,

—Sizlere katılmıyorum. Bu köylü sağlığı seviyor.soba aşağıda olsa sadece ayakları ısıtır. Yukarı koymuş ki bütün vücut ısınsın. Ayaklar zaten ısınır diyor. Bence sağlık açısından sobayı yukarı kurmuştur.

Dördüncüsü,

—Bence zehirlenme olmasın diye sobayı yukarı kurmuştur. Karbonmonoksidin ilk önce yukarıya çıktığını biliyor ve ona göre önlem almıştır.

Ve diğerleri kendine göre gerekçesiyle birlikte açıklıyordu nedenlerini….

Sülüman Emmi duydukları karşısında şaşırsa da, okumuş adamlar ona soracak değiller ya ! Cahil bir köylüye niye ihtiyaç duysunlar ki!

Saatler geçmiş, işin içinden çıkamayınca, Sülüman Emmiyi hatırladılar:

Ya Emmi! Görüyorsun işin içinden çıkamadık. Bu sabayı neden yukarı koydun?
Sülüman Emmi acı şekilde gülümser. Ne diyebilir ki onlara. Üstelik misafirler, Allahım yardımcımız olsun der içinden ve:

—Kış birden bastırınca sobayı kurdum. Ancak boru eksikti. Paramda yoktu ki alayım. Evin önündeki boşta duran taşları altına koydum ve sobanın borusu böylece çıkışa ulaştı. Hepsi bu.

Fıkradan Anladıklarımız

  1. Bazen işin Ehli en yakınımızdadır.Sorunları uzakta aramamak gerekir. Bu bazen kendimiz de olabiliriz.
  2. Köylü insanı diplomasız diye cahil düşünmemek gerekir.
  3. Ayrıntılar gerçeğin önünü kapatır.
  4. Yöneten yönettiğini iyi tanımalı ki başarıya ulaşsın. Onun için ön inceleme gereklidir.
  5. Pratik zeka her zaman önemlidir
  6. Aslolan kelimeler değil, konunun ve duygunun verilmesidir, şekilcilik geri planda kalır.
  7. Soru ve sorunları çözenler çoğunlukla sorun üretir.
  8. Kulelerde yaşayanlar karıncaların yaşam mücadelesini anlamaz ve ayaklarıyla onları çiğnerken acı da hissetmez.
  9. Bilen insanlar susarsa alim geçinenler ortalığı ateşe verir.
  10. Akademik bilgiler ve teorik bilgi yaklaşımı gerçek dünya sorunlarını bazen çözemez.
  11. Çoğunlukla insanlar gözlem ve deneyimlerine inanır ve güvenir. Hayat yaşanmışlıkların bilgisidir.

Şu Yazıya da Bakabilirsiniz

Romantik Bir Aşk Mektubudur!

Romantik Bir Aşk Mektubudur! İkinci dünya savaşına ( 1 Eylül 1939 – 2 Eylül 1945) …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir