Dünyada ve Türkiye’de, Kısaca Veteriner Sağlık Tarihi…

  Veteriner Hekimlik, hayvan hastalıklarının öncelikler önlenmesi, hasta olanlarin ise iyileşmesi için, bu hastalıklara tanı konulması ve bütün hayvanlarin tedavi edilmesi ile ilgili  tıbbi bir uzmanlık işidir.

M.Ö. 2200’lü ( günümüzden yaklaşık  4  bin yıl öncesi yıllarda Eski Mısır ve Babil, Anadolu, Çin ve hint medeniyetlerinde de uzmanlık dalı olarak ortaya çıktığı tahmin edilmektedir. Avrupa’da veteriner hekimlik eğitimi veren kurumların açılması 18. Yüzyılın sonu ile 19. Yüzyıl başında olmuştur.

Veteriner hekimliğin ne zaman ve nerede başladığını söylemek, hayvancılığın ilk nerede ve ne zaman kurulduğunu söylemekle  mümkün. Büyük olasılıkla, bir tür veterinerlik tıbbı, hayvanların en erken evcilleştirilmesini hızlı bir şekilde takip etti.

Bununla birlikte, mümkün olan, Çin , Mezopotamya , Mısır ve Hindistan gibi eski uygarlıklarda veterinerlik uygulamasının Yunanistan ve Roma’ya gelmeden çok önce , oradan da daha sonra tüm Avrupa’ya geçip zamanla geliştiğini söylemek mümkündür. Asya ve Yakın Doğu doktorlarının, böyle bir uygulamayı doğrulayan yazılı kayıtlar oluşturulmadan çok önce veteriner hekimlik uyguladıkları neredeyse kesindir, ancak mevcut kayıtlar, Yunan ve Roma’ yı gösteriş. Asya ve yakın doğuda veteriner hekimliğin kullanıldığı bilinse de kaynak yoktur. Kaynaklar ya kaybolmustur, yada yaziya dökulmeye ihtiyac gorülmemistir.

MS 18. yüzyılın Aydınlanma yazarları, Yunanlılar ve Romalılardan önce bu alana katkılar yapan medeniyetler  hakkında hiçbir bilgiye sahip değillerdi ve bu nedenle, doğal olarak, konuyu sadece Roma ve Yunan medeniyetine bağladilar.  O zamandan beri yapılan araştırmalar butun arastirmalar, Hipokrat ve Vegetius gibi yazarların veteriner hekimlikte öncü değil,  katkıda bulunduklarını açıkça ortaya koydu.

Belirtildiği gibi, veterinerlik tıbbının ilk nerede uygulandığını kesin olarak belirtmek mümkün değildir, ancak belgelenmiş en eski kanıtlar Çin’den gelmektedir. Antik Çin’in  masallarında Yaratan’ın ‘’öküz Terbiyecisi olarak tasviri önemlidir. Bunlarin  masallarinda hayvanların nasıl evcillstirileceği ve onlara nasıl bakılacağı hakkında bilgiler vardır. Bu masallarin yazılı olduğu kayıtlarıda vardır.

Mezopotamya’daki veteriner hekimlik çalismalari  ise  MÖ 3000’e kadar gider ve uygulamalari aynı zamanda dinle de ilişkilendirmislerdir. ( ASU- ASIPU)

Mezopotamya’daki başlıca iki doktor türü, Asu (hastalıkları veya yaralanmaları gözlem ve semptomların fiziksel tedavisine dayalı olarak tedavi eden bir tıp doktoru) ve Asipu’ydu (bugünkü sihirli büyülere, dualara güvenen bir “inanç şifacısı” olarak adlandırılacaktır. Bu iki türün, her ikisinin de veteriner olabilecegi soylenir. Cunku medeniyette hayvan onemliydi. Ve hayvana bağlı bir yaşam sözkonusuydu. İkisi arasında hiçbir ayrım yoktu -birinin diğerinden daha etkili veya meşru olduğu düşünülmüyordu- ve bu nedenle hem “doğal” hem de “doğaüstü” hastalık tedavisi birlikte uygulandı.

Adıyla bilinen ilk veteriner , Lagaş kralı, büyük kral Gudea’nın (MÖ 2141-2122) oğlu ve halefi olan UrNingirsu (M.Ö. 2121-2118) altında hizmet etmiş olan doktor Urlugaledinna’dır.Buralarda döneme göre var olan alet ve edavat kullanılırken, bilgiler çırak kalfa şeklinde yayılıyordu.

Ayrıca “öküzlerin doktoru” veya “eşeklerin doktoru” olarak bilinen veterinerlerlik bölumleri de vardı.

Hammurabi Kanunları veteriner hekimleri ayrı bir tıp doktoru sınıfı olarak tanır ve onlara ödenecek ücretleri belirler; veterinerlik bakımının saygın bir meslek olduğunu açıkça ortaya koymaktır.

Hammurabi Kanunları Babil’de taslara veya levhalara  kazındığında bile Mısır’daki veteriner hekimler uzun zamandır becerileriyle tanınıyordu ve papirüsler de yazili bilgilerde vardı.

Mısır Kültürü her türden hayvana yüksek değer verdiğinden, eski Mısır’da veterinerlik bilimi çok gelişmiştir. Kedilerin saygı görmesiyle beraber, tüm yaşam canlıları  kutsal kabul edildi, Mısırlılar neredeyse tamamen vejetaryendi ve hayvanlar, toprağın tanrılarıyla özdeşleşerek onurlandırıldı.

Mısırın  fazla güneşli ve sık görülen toz fırtınaları hem insan hem de hayvan göz hastalıklarının yüksek oranda ortaya çıkmasına neden olurken, insanlarda ve  hayvanlar da yüksek oranda paraziter hastalık vakası oluyor ve böylece bunlar araştırılıp ve çözümler geliştiriliyordu

Bu hastalıklar arasında Afrika Trypanosomiasis ve özellikle dişi sineğinin ısırması ile yayılan hayvan tripanozomiyazı oluyordu. Hayvanları ısıran enfekte disi sinekler daha sonra hastalığı insanlara yayar ve tedavi edilmezse sonunda ölüme yol açan “uyku hastalığına” neden olur . Papirüs metinlerinde ve tabletlerde bütün yapılması gerekenler yazıyordu. Yine  kuşlar, köpekler ve diğer evcil hayvanlarla ilgili bilgiler de mevcuttur.

Mısır veterinerlik biliminin, Hindistan’a mı geçtiği yoksa orada bağımsız olarak mı geliştiği bilinmiyor, Ancak M.Ö 1500 yıllarında , veteriner hekimlerin bölgede yerleşik ve saygın bir meslek oldugu bilinmektedir.

Sığırların bakımını üstlenen din adamlarının ilk hayvan şifacıları veya veteriner hekimler oldukları söylenir.

Hint Tıbbının Babası” ve “Plastik Cerrahinin Babası” olarak bilinen büyük doktor Sushruta (MÖ 7. veya 6. yüzyıl), insanları ve hayvanları tedavi etmek için kullanılan tıbbi teknikler geliştirdi. Çalışması, Sushruta Samhita adini tasiyan bu metin,  dünyadaki plastik cerrahi üzerine en eski metindir

Bütün  hayvanların bakımından veya yalnızca bir hayvan sınıfında uzmanlaşmış  veteriner doktorlar vardı bu medeniyette; Bunların en büyüğü, dünyanın bilinen ilk veterineri ve Hint veterinerlik bilimlerinin babası olan Shalihotra’dır.

Dünyadaki ilk veteriner hastanesi, Shalihotra’nın çalışmalarına dayanan temel vizyonuyla Hindistan’da kuruldu. ( M.Ö. 7. (6) yy)

Ortadogu,yakindogu, uzakdogu  veteriner sağlıgı derken bati da durum biraz  farklidir.

Batı disındaki medeniyetler tedavilere mistik bir hava katmıştır. Bu inanc durumu çogu zaman hayvanlara daha fazla ilgi gösterilmesini sağlamıştır.

HİPOKRAT,( DENEYSEL) HEM İNSANLARI HEM DE HAYVANLARI TEŞHİS ETMEK VE TEDAVİ ETMEK İÇİN TAMAMEN AMPİRİK BİR YAKLAŞIMI VURGULADI.

Batının, deneyleri kullanması ve yapması sonraki yıllarda kültür halina geldi ve medeniyetleri gelişti. Öyle bir kültür oluştuki; Ampulu bulan Edison 999 deneme / deney yaptigı halde, artik yapamıyorsun! Diyenlere, aksine yeni bir yol bulduğunu söylemis ve BINİNCİ DENEMEDE AMPULÜ YAKMIŞTIR.

ESKI Yunan kültürü, kuşkusuz, hayvanların evcilleştirilmesinden sonra  bir tür veterinerlik bilimi geliştirmede diğer uygarlıklarla  belki de aynı paradigmayı izliyorlar, ancak deneysel farklilik sözkonusudur.  Hipokrat, hastalığın çevresel faktörler, diyet ve yaşam tarzından kaynaklandığını ve tanrılardan gelen bir ceza ya da kötü ruhların veya huzursuz ölülerin neden olduğu bir ceza olmadığını savunan ilk Yunan şifacısiydı. Bununla birlikte, çok daha önce Mısırlı bilgin Imhotep (MÖ 2667-2600) ve daha sonra Hindistan’da Sushruta ve Shalihotra tarafından önerildiği gibi, tarihte bu iddiada bulunan ilk kişi değildir.

Hipokrat’ın ( M.Ö. 460 İstanköy- M.Ö. 370 Larissa),  Tibbın babası gibi gosterilmesi sadece bir reklam ve güç sayesindedir. Elbette ciddi calişmalar yapmiş yeni teknikler geliştirmistir. Öyle de olsa kendisinden 1500 yıl onceki birikimleri çope atmak bilime ve insanligga saygısızlıktir.

Hipokrat, insanlarda veya hayvanlarda sağlığı korumanın en önemli yönlerinden biri olarak beslenmeyi, ayrıca düzenli egzersiz, güneş ışığı, masaj, rahatlama ve kişinin ruh halini yükseltme, aromaterapi ve düzenli banyolar olarak önerdi. Çalışmaları insan sağlığına odaklanmış olsa da, hayvanların durumunu da kapsıyordu

 

Daha sonra gelenGalen, Bergamalı Galen (Claude Galen; Yunanca Galenos, Latince Galenus, İslam dünyasındaki adıyla Calinus; dogum M.S 129 – ölum.M.S 216), tıp doktoru, bilim insanı ve filozof. yaptığı çalışmalardan elde ettiği anatomi bilgisi sayesinde hastalarını da tedavi edebilmiştir. Bir hayvana zararlı olanın bir insan için de aynı derecede zararlı olacağını veya zıt  olanbileceğini, yani birinde sağlığı teşvik eden şeyin büyük olasılıkla diğerinde de zararlı olacağını varsaymıştı.

Öyle olsa bile, Galen’in hayvanlarla ilgili çalışması, Romalı yazar Publius Flavius ​​Vegetius Renatus’un (en çok Vegetius olarak bilinir) gölgesinde kalır. (geç roma imparatorluğu döneminde yaşamış, epitoma rei militaris ve digesta artis mulomedicinae isimli eserleri kaleme almış bir yazardır. yaygın olarak vegetius olarak bilinmektedir. m. s. dördüncü yüzyıl’da yaşamış, ayni zamanda savaş sanatı yazarıdır) Vegetius ile ilgili,  atların ve sığırların hastalıkları ve tedavisi ile ilgili eserleri dışında cokda birsey bilinmez. 

MS 476’da Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra , veterinerlik bilimi ile ilgili ön bilgiler kayboldu. Ve Kilise birçok şeyi yasakladı ve eldeki birçok ön bilgiler eserler yok edildi.

Sonra da İspanya’da  Endülüs Emevi devletini kuran Müslümanlar var olan biligleri toparlayıp eserler meydana getirdi. Ata olan sevgileri ve mükemmel biniciliği nedeniyle atın hastalıklarıyla özellikle ilgilendiler.

Ortaçağ kilisesi, M.S. 1200- 1300 lü yıllara kadar despotça davrandı. Taaki hayvanların insan sağlığını etkilemeye başladığını anladıklarında biraz gevşediler.

Aydınlanma Çağı’nda (1700- 1789) kadar veterinerlik tıbbına yeniden ilgi başladı Bununla birlikte, konuyla ilgili yazanlar, Çinlilerin, Sümerlerin, Hintlilerin, Mısırlıların ve Müslümanların katkılarından haberdar değillerdi ve Yunanlıların ve Romalıların eserlerinin bu alandaki en eski eserler olduğuna inanıyorlardı. Bu nedenle, çalışmaları Avrupa’nın ilk veterinerlik okullarını bilgilendirenlerin Hipokrat, Galen ve Vegetius olarak tanıttılar ve öğrettiler.

Ne yazık ki günümüz insanlarının çoğu da, aldıkları eğitimden dolayı bunu böyle bilmektedir.

Avrupa’daki ilk veterinerlik eğitim enstitüsü, 1762’de veba nedeniyle büyükbaş hayvan ölümlerine yanıt olarak veteriner hekim Claude Bourgelat (l. 1712-1779) tarafından Fransa’da kuruldu . Fransız kralı Louis XV (m. 1715-1774) MS 1765’te Kraliyet Veterinerlik Okulu’nu kurdu ve diğer Avrupa ülkelerindeki diğer okullar bunu takip edecekti. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ilk veterinerlik okulu – Philadelphia Veteriner Koleji – MS 1852’de kuruldu.

Bourgelat, okulunu kurduğu için bazen “Veteriner Hekimliğinin Babası” olarak anılır, ancak günümüzde hala ortaya çıkan bu iddia, Hindistan’da Ashoka’nın altında veterinerlik kolejinin kurulmasını ve Kahun metnini oluşturan Mısırlı doktorların çalışmalarını görmezden geliyor. . Veteriner hekimliğin Avrupadan daha eski geçmişi vardır ve artık bu bilinmektedir. Ne yazık ki cehaletin getirdiği batı hayranlığı bu sonucu ortaya çıkarmaktadır.

Türkiye’de Veteriner Hekimlik

Türkiye’de veteriner hekimlik 19.yüzyıla kadar usta-çırak ilişkisi içinde iyi  yetişmiş kişilerce yapılıyordu. Yapan kişilere de Baytar deniliyordu. .

Osmanlı Devletimiz, Prusyalı Ordu Mensubu Yüzbaşı Helmuth Von Moltke (daha sonra mareşal ve 1857-1888 Alman İmparatorluğu Genelkurmay Başkanı) Osmanlı ordusunda islahat yapmak üzere Sultan II.Mahmud tarafından ülkeye davet edilmişti.

Tavsiyeleri ve dünyadaki gelişmelere paralel olarak Askeri Baytar Mektebi (Askeri Veteriner Okulu) 1842 yılında açılmıştır.  Avrupa’daki ilk veterinerlik eğitim enstitüsü ( fransa 1712-1779) da kuruldu.

1765’te Kraliyet Veterinerlik Okulu olarak takip etti . Amerika’da ise  – Philadelphia Veteriner Koleji – MS 1852’de kuruldu.

Osmanlının geç kaldığını söyleyenler sadece tarihi bilmemelerinden ve kör eleştiri mantığından gelir. Okulda dersler 12 öğrenci ile başladı  ve tercüman yardımıyla işlendi. Okul 3 yıllık eğitim veriyordu.

Askeri Baytar Mektebi’nde öğretim süresi 1849 yılında 4 yıla çıkarılmış ve dersler Türkçe işlenmeye başlamıştır. Okulda başarılı olan öğrenciler yurt dışı okullara uzmanlık için gönderilmiştir.

1889 ‘da Mülkiye Baytar Mektebi (Sivil Veteriner Okulu) kurulmuştur. Yarbay Veteriner Mehmet Ali Bey’in öncülüğünde 1880-1888 yıllarında çıkarılan veteriner hekimlik ve tarım alanında ilk süreli yayın olan Vasıta-i Servet adlı dergide sivil veteriner okulunun kurulması zorunluluğu ifade edilmişti. Okul müdürü de kendisi olmuştur. Okul 1893 yılında ilk mezunlarını vermiş, İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif (Ersoy) okul birincisi olarak mezun olmuştur. 1909 yılında mezunlar arasından Fazlı Faik (Yeğül), Samuel (Aysoy), Hilmi (Dilgimen) ve Salih Zeki (Berker) ihtisas için Avrupa’ya göndermiştir. 1911 yılında yurda dönmeleri ile sivil okulun öğretim kadrosuna alınmıştır.

1921 de  iki okul (mektep ) Baytar Mekteb-i Alisi olarak birleşmiştir Bu okulun adı  , cumhuriyetin ilanından 5 yıl sonra, 1928 yılında adı Yüksek Baytar Mektebi olarak değiştirilmiştir.

1933 ‘te  Ankara  Yüksek Ziraat Enstitüsü açılmış Bu okulda ; Baytar Fakültesi, Tabii İlimler Fakültesi, Ziraat Fakültesi ve Ziraat Sanatları Fakültesi  gibi bölümler olmuştur. sonraki yıllarda  ise Orman Fakültesi, Fen Fakültesi ilave edilmiştir. Eğitim 5 yıl olmuştur.

Veteriner Hekimliği Eğitim Ve Öğretiminin Tarihçesi

Türkiye’de ilk Veteriner Hekimliği öğretimine 1842 yılında Godlewsky isimli prusyalı bir askeri veteriner tarafından İstanbul’da 12 öğrenci ile başlamıştır. Öğretim süresi 3 yıldı.

Dersler 1849’da Maçka’daki Harp Okulu’nda, 1853’te Taşkışla’da, 1873’te Galatasaray’daki Askeri Tıp Okulu’nda verildi.

1886’da ilk Baytar Rüştiyesi teşkil edildi. · Bu Rüştiye’yi bitiren öğrenciler Çengelköy’deki askeri İdadiye, oradan da Baytar Mektebine gitmeye hak kazanıyorlardı.

Baytar Mektebi 1905’te Haydarpaşa semtinde yeni inşa edilen Tıp Mektebi binasının bir bölümüne  nakledildi.

Diğer yandan 1889’da ilk sivil Veteriner Mektebi kuruldu. İlk mezunlarını 1893’te verdi. Bunlar arasında şair Mehmet Akif Ersoy da bulunuyordu. Ziya Gökalp siyasi olaylardan dolayı okulu bitirememiştir.

1894’te İstanbul’da Mülkiye Baytar Mekteb-i Alisi kuruldu.

1909’da ilk olarak bir Veterinerler gurubu Avrupa’ya 2 yıllık ihtisasa gönderildi.

1920’de sivil ve askeri Veteriner Mektepleri “Baytar Mekteb-i Alisi” adı altında birleştirilerek selimiye’deki binalara nakledildi.

1928’de okulun adı “Yüksek Baytar Mektebi” şeklinde değiştirildi.

1933’de istanbul’daki Mektep, “Baytar Fakültesi” adı altında Ankara’ya taşındı. Ve öğretim modern tesislerle daha iyi bir şekilde yapılmaya başlandı.

1937 Haziranında “Baytar” deyimi yerine “Veteriner Hekim” deyimi kabul edildi. Baytar Fakültesinin adı da Veteriner Fakültesi oldu.

1934 yılında bilimsel terimlerde arapçadan latinceye geçildi.

1939’da öğretim süresi 5 yıla çıkarıldı.

1948’de Veteriner Fakültesi Ankara Üniversitesi bünyesine alındı.

Daha sonra 1960 yıllardan günümüze kadar sırasıyla Elazığ, İstanbul, Bursa, Konya, Van, Kars, Aydın, Burdur, Diyarbakır, Urfa, Hatay, Kırıkkale, Afyon, Kayseri, Erzurum, Samsun, Sivas, Tekirdağ, Bingöl, Balıkesir, Adana, Siirt, Aksaray, Muğla, Kastamonu, İzmir ve Yozgat illerinde ve Kıbrıs’ta ve Kırgızistan’da Veteriner Fakülteleri kurulmuştur.

Bunların yanında ülkemizde, sağlık liseleri de vardır.

Türkiye’de 2016 yılı itibarıyla civarında Veteriner Sağlık dalında hizmet veren Lise mevcuttur.

Erzincan, Samsun, İstanbul, Konya ve Van illerinde bulunan hayvan sağlığı alanında  hizmet veren liseler  vardır. Bu Veteriner Sağlık Meslek Liseleri daha önceleri Tarım ve Köyişleri Bakanlığına  bağlı iken 2005 yılında Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır. Veteriner Sağlık Meslek Liselerinin adı da Tarım Meslek Lisesi olmuştur.2012 yılında tüm meslek liseleri Mesleki ve Teknik Anadolu lisesi adını almıştır.

Son7c olarak diyebiliriz ki, esk8den iletisim zayıfoldugundan medeniyetlerin gelişmesinden gec haberdar olunmustur.Bir medeniyetinbilgikerine ulaşan , o bilgikeri ilk bilgiler zanbeder. Oysa farklı medeniyetlerde ayni bilgiler mevcut idi.

Tarihte o olmuş veyaböyle olmuşbizi cok ilgilendirmez. Tarihten ne kadar ders alabiliyoruz bizi ilgilendiren asıl nokta budur.

Ve biz ülke olarak, Kurumlar olarak veteriner sağlikile ilgili ne kadar başariliyiz.

Ne oranda hastal8ga yalalanmayi engelleyebiliyoruz. Ve ne oaranda hastaliklari tedavi edebiliyoruz.

Ve…Veteriner hastaliklra ne kadar kaliteli ilac  uretebiliyoruz.

Galiba hayvancilik sektörumüzün cogunlugunun dışariya bağimli olması bizim veteriner sağlijtaki yerimizi gosteriyordur…

Şu Yazıya da Bakabilirsiniz

Kedi Gözü Sümükleri Nasıl Temizlenir ?(Kedi Gözü Akıntısı)

Kedi Gözü Sümükleri Nasıl Temizlenir ?(Kedi Gözü Akıntısı)

Kedi Gözü Sümükleri Nasıl Temizlenir (Kedi Gözü Akıntısı) Kediler genellikle kendilerini temiz tutma konusunda oldukça …

2 Yorumlar

  1. Hocam elinize sağlık değerli bilgiler için

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir