Eşeğim Diyor ki: O Bana da Sana da Söver!
Emanet…Dağlara taşlara verilen, ama kabul edilmeyen… (“Biz emaneti göklere, yere, dağlara sunmuşuzdur da onlar bunu yüklenmekten çekinmişler ve ondan korkup titremişlerdir. Pek zâlim ve çok câhil olan insan onu yüklenmiştir.” Ahzâb sûresi, 72)
Neydi emanet. insan olabilme değil miydi. İnsan kalabilme ya da. Yaratılan her şeye saygı değil miydi. Kırmadan, dökmeden, hakaret etmeden ,bencillik yapmadan korumak ve kollamak değil miydi. Duygulara, düşüncelere geçmişimize, geleceğimize saygı değil miydi.
Öyle önemliydi ki, hakkını veremezsen yalancılıkla değerlendirilip, insanı iki yüzlü konuma düşüren emanete ihanet durumu korkuturdu bizi. (“Münafığın alâmeti üçtür: Konuşunca yalan söyler, söz verince sözünden cayar, kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder.” (Buhârî, Îmân 24; Müslim, Îmân 107-108. Ayrıca bk. Buhârî, Şehâdât 28, Vesâyâ 8, Mezâlim 17, Cizye 17, Edeb 69; Tirmizî, Îmân 14)
Oysa makam ve mevkide duranlar veya bir malı, mülkü, mevkiyi ödünç alanlar hep iyi olacaklarını söyler ve iyi davranacaklarına da and içerlerdi. Sonuç mu: ihanetle, yalancılıkla, nankörlükle suçlanmak oldu. Hiç kimse de kabul etmez aslında emanete ihanet ettiğini.
Ama sonuçlar bize gösterir ki, emanetlere hep ihanet edildi. Önce kendimizle başladık sonra çevremize doğru yayıldı bu bu ihanetler. Haliyle zararını da hep biz gördük ve göreceğiz. Sanırım emanetlere sahip çıkma zamanı geldi.
Zaman odur ki.
Hocanın eşeği vardır. Bir ihtiyaç için bir komşusu onu emanet olarak istemeye gelir:
-Hocam, evde odunum bitmiş. Eşeğini bir saatliğine versen de dağdan bir yük odun getirsem. Çoluk çocuk üşür. Sevap olur sana…..der.
Sevap lafını duyunca Hoca:
-Hele bir eşeğe sorayım da, o ne diyor bir dinleyeyim gönlü varsa neden olmasın ki, der ve komşusunu dışarıda bırakarak, ahıra gider.
Komşu şaşkındır. Ama hoca bu vardır bir bildiği diyerek onu bekler. Hoca bir süre sonra gelir ve der ki;
Komşum!
Eşeğin gönlü olmadı. Eşeğim bana dedi ki. Eğer beni ehil olmayana verirsen, bani aç susuz bırakır, hakaret eder, hem de döver. Bunlarla da kalmaz, bana da sana da söver. Üstelik sinirini atamaz, senin avradına da küfür eder. Onun için veremem.
Fıkradan Anlayacaklarımız
- Hayvanlar bize emanettir. Haklarını korumalıyız.
- El elin malını düzgün kullanmaz ve sorunlarından da sahibini sorumlu tutar. Yıpranan da sahibi olur.
- Makam ve mevkiler işlerimizi yapmak için vardır. O makam ve mevkileri isteyen çok olacaktır. Biz her isteyene değil makam ve mevkilerin hakkını verebilecek olanlara vermeliyiz.
- Her makam ve mevki çok değerlidir. Onlara eşek muamelesi yapıp hırpalamak, hakkını verememek emanete ihanet etmektir. Onun için emanet verecek olanlar emanete ihanet etmeyecekleri seçmelidir.
- İnsanlar dini duyguları kullanırlar. Eğer biz dinimizi kendi kaynaklarından öğrenirsek buna müsade etmeyiz, kandırılmayız da