Yaşasın! Filozoflar ve Bizim Kedi Mutluluk İlacını Buldu !
Dünyanın en büyük sorunuydu mutlu olmak yada olabilmek.
Şiirler yazıldı.
Besteler yapıldı.
Türküler söylendi.
Yenildi, farklı farklı yiyecekler ve içildi, türlü türlü içecekler…. Lakin insanlar hep enflasyon dedi, geçim dedi, petrol dedi, ev dedi, para dedi, fedakarlık dedi, saygı dedi, sevgi dedi, özlem dedi….ve mutluluk aranır oldu, olmaz yerlerde.
Neler söylenmedi ki. Ancak hiçbir şey değişmedi. Ne okumalar ne düşünmeler çözüm oldu. Her canlı kendi penceresinden baktı ortada duran rakama. Birisi 6 derken diğer taraftan bu 6 değil, 9 denildi. İkisi de doğruydu. Sadece bakış açıları, yetişme şartları, gördükleri, öğrendikleri, beklentileri, farklıydı aslında.
Ulaşılmazlar, ulaşılır olunca, yeni ulaşılmaz olanları, arama mücadelesi miydi acaba mutluluk ?
Zaman Odur ki
Beşer (insan) büyük bir toplantıdadır. Dünyanın sorununu çözmeye çalışmaktadırlar.
Semaver çayları, ince belli bardaklarla, konuşmacıların önüne servis edilmiş, Panelin moderetörü Temel açılış konuşmasını yaptıktan sonra sormuştur:
-Arkadaşlar! İnsanlığımız; yaşamaktan zevk almıyorum. Bunalıyorum. Hayattan tat alamıyorum . Ne yaparsam yapayım, mutlu olamıyorum diyor. Bu mutluluk ( saadet )nedir.?
Bu soru için, konuşmacılara ayrı ayrı söz vermiştir. Günümüz moderatörleri gibi kendi düşüncesini onaylatmanın derdine de düşmemiştir. Panel başladı.
Konfüçyüz:
– Bir tencere pirinç pilavına bütün lezzetleri sığdırmaktır. Sen onda bütün lezzetlerin olduğuna inanırsan o lezzeti bulacaksın. Mutluluk işte buna inanmaktır.
Sokrates:
-Fazla olanı aramak değil; azdan keyif alabilmektir. Bu da insanın kendi içiyle ilgili bir meseledir.
Eflatun:
-Daima yücelikleri düşünmektir. Bunun için ihtiyaç sadece insanın kendisidir.
Aristo:
-Her işte mantık ve akıllı olmak. Bu bizimle başlar ve bizimle biter. işte mutluluk budur
Zerdüşt:
-Karanlıkta kalmamak ve hep aydınlıkta kalmaktır. Kendimizi karanlığa ve aydınlığa biz sokarız.
Budha:
-Yok olmanın farklı bir adıdır mutluluk. Yoklukta yok olmaktır.
Temel moderatör olarak söylenenlerin cok derin olduğunu anlarınca orada duran Müslüman’a da sordu aynı soruyu.
Müslüman:
-Akıllılar için mutluluk, Yaratılan güzellikleri seyretmek, seyrin karşılığında Yaratan’a teşekkür edip ibadet etmektir.
Cahiller ve hayvanlar için de mutluluk, yemek , içmek, eğlenip zevk yapmak ve şehvettir.
Fıkra bu ya. Oradaki konuşmalara kulak veren fare, yavru kedi ve anne kedi de mutluluğu konuşur. Konuşmalara filozoflar da şahit olur.
Kuytudda duran fare, kuyruğunu yakalamaya çalışan yavru kediye :
-Ne yapıyorsun. Devamlı kuyruğunu yakalamaya çalışıyorsun?
Yavru kedi:
-Bir kedi için en güzel mutluluğun kuyruğu yakalamak olduğunu düşünüyorum. Kuyruğumu yakalarsam, mutlu olacağım. Ama hiç yakalayamıyorum.
Cam kenarında olanları seyredip gülen anne kedi :
-Bende eskiden kuyruğumu yakalayınca mutlu olacağımı sanıyordum. Ne kadar kovaladıysam benden uzaklaştı. Büyüdüm ve akıllandım. Ne zaman ki önümdeki işime odaklandım , onu yakalamayı bıraktım. Ondan sonra o hep arkamdan gelir oldu. Ve gayet mutluyum.
Moderatör Temel bu arada kendisi de söz alır ve der:
-Bana göre mutluluk, fındığın, fıstığın, çayın, ve diğer ürünlerin satılıp parasını cebe koyduktan sonra, Turşu kavurmasından sonra, bol kaşarlı muhlama yemektir.
Fıkradan Anladıklarımız
- Her canlının kendine has mutluluk kavramı vardır. Ama çoğunluk mutluluk insanın iç dünyasıyla başlar ve etrafa yayılır.
- Önümüze odaklanır işimizin peşine düşersek mutluluk bizi bulacaktır.
- Eli ve aklı meşgul olmayanlar, bir meşgalesi olmayanların mutlu olma olasılığı zayıftır.
- Var olan ile yetinmek, Olmuş ve Ölmüşe takılmamak mutluluktur.
- Her fikir, düşünce, inanç kendine göre mutluluk tarifi ortaya koyabilir. Onları yargılamaktan ziyade mutlu olarak fikir ve düşüncemizin haklılığını anlatabiliriz.
- Kovalanan her şey kaçar. Kaçtıkça kovalamaya devam eden de gittikçe mutsuz olur.
- İnsanın kendi kendine yetmesi ile mutluluk mümkündür. Ancak insana yapılan dış müdaheleler, özellikle aileye yapılan dış müdaheleler mutsuzluğa neden olabilir.
- Hayatta birçok duygu ve düşüncein ve imkanların yaşaması ve yaşamaması bize bağlıdır.