Gelecek Projem: Daha Fazla Kabak Yemek İçin, Ceviz Ağacında Kabak Yetiştirmek!


Gelecek Projem: Daha Fazla Kabak Yemek İçin, Ceviz Ağacında Kabak Yetiştirmek!

Kader ve Keder hep tartışılagelmiştir.
Sorun ve sorularımıza çözümün en kısa yoldur Kadere sığınmak.

Böyle olsa da çoğunlukla “Kederden” kurtulamayız. Oysa Yaratan, soru ve sorunların kaynağının  bizden kaynaklandığını söyler. Gücümüzün yetmeyeceği bir şeyi yüklemeyeceğini söylerken, yine akletmemizi,düşünmemizi de çoğu ayetlerde ifade eder.

Ama bunlardan habersiz olan insanları, din tüccarları gayet güzel kullanır ve yapılan yanlışları Kadere bağlarlar ki, bu da, insanların dinden uzaklaşmasını sağlar. Çünkü aklın yolu birdir. Uçuruma giden araç düşecektir. Onun düşmemesinin nedeni de aracı çevirmek veya durdurmaktır. Bu aklı kullanmaz isek Kaderde varmış, elden ne gelir diyerek Kederlenmeye devam ederiz.

Elbette kader vardır. Elimizden gelenleri yaparız, yine de olmuyorsa vardır bir hikmeti deriz. Akla uymuyorsa, bilime, vicdana uymuyorsa Kader mi diyeceğiz.

Doğal olan her şey güzeldir ve vardır bir güzelliği düşünülünce. Eğer orada bir yanlış varsa o da o doğallığı bozup yapay olan her şeyi doğal görünüme sokup, bunu da din adına yapmak Kederli olmanın en önemli sebebidir.

Soru ve sorunların, iyi ve kötülüklerin, güzel ve çirkinliklerin temel sebebi biz veya bizdendir. Sen ne isen, hangi duygu ve düşünceleri taşıyorsan onu kendine çekersin. Niyetlerimiz Kederi beraberinde getireceği gibi güzellikleri de beraberinde getirecektir…

Zaman Odur ki

 

Hoca Nasrettin, bir gün ceviz ağacının altına uzanmış, elden ayaktan uzak, başını dinliyormuş. Hayatın meşgalesi çok olunca, arada kendıni dinlemek gerekir insanın diye düşünürmüş. Bir ara, düşünmek, sorgulamak ibadettir deyip, başının üstündeki cevize bakmış, sonra da ayağının yanındaki kocaman  bal kabağına.

Ve demiş :

Hey yeri ğöğü yaratan! Dağına göre kış verirsin de, Habur koca ceviz ağacına küçücük ceviz, parmak kalınlığındaki tefeğe kocaman kabak verirsin! Bu ne iş ! Diye sorarken. Bir “gaak” sesi duymuş. Ve bir ceviz başına “taak” diye düşüvermiş. Her  ne kadar ceviz çürük ve içi boş olsa da yüksekten düştüğü için gözlerinden çakmak çakmak kıvılcımlar çıkarmış. Gözlerindeki yaşı silip, korkarak başını yukarı kaldırmış:

Hey  Yaradanım! Sen benim aklıma uyarak şu kabakları ağaçlarda yaratma olur mu?

Yoksa halimiz perişan olur!

Fıkradan Anladıklarımız

  1. Yaratılan her şey insanoğlunun menfaatinedir. Kim ki kabağı ağaca, cevizi yere yerleştirmeye çalışırsa, kederli olmaya mahkumdur.
  2. Doğal dengeyi bozmamak gerekir.
  3. İnsanın fayda niyetiyle yaptığı çoğu şey zararınadır.
  4. Akılcılık ve bilim Kadere ters değildir. Akılsızlığı ve bilimden uzaklığı dine bağlayıp “ Kader” diye sunmak din tüccarlığıdır, din değildir.
  5. İnsan kendine zaman ayırıp, soru ve sorunlarının çözümünü aradığında, çözüme ulaşıp rahatlayacaktır.
  6. Her şey sorgulanmalıdır. Ve sorgulanır olabilmelidir. Doğruya sorular sorarak ulaşılır. Teslimiyetçilik Kederleri beraberinde getirecektir.
  7. İnsanoğlunun tiynetini, yaratılışını bozmamak gerekir. Ona sunulan her şey ruhuna uygun olmalıdır. Yoksa yalnızlığı hep yaşayacaktır.

Şu Yazıya da Bakabilirsiniz

Huysuz Kim Derviş!  Aynaya Bakandır!

Huysuz Kim Derviş!  Aynaya Bakandır! Geç kalınan bir şey yoktur aslında hayatta. Belki de zamanı …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir