Gerçek Müslümanların Ali’ye, Veli’ye Göre Değil,Kur’an-a Göre Özellikleri (Takva Sahipleri)
Takva (ittika), korunmayı kabul etmek demektir. Yani aşırı korumacı olmak, acı ve
zarar verecek şeylerden sakınıp kendini iyice korumak demektir. Kur’an’daki özellikleri göz
önünde bulundurulduğunda, muttakiler için kısaca “erdemli olanlar, Allah’a karşı sorumluluk
bilincinde olanlar” şeklinde bir tanım yapılabilir.
(Not: Numaralardaki ilk sayı Kur’an*daki sure ismini, ikinci sayı da ayet numarasını gösterir.)
Muttakilerin (takva sahiplerinin) özellikleri Kur’an’da şöyle anlatılmaktadır:
1- Kur’an, takva sahipleri için hidâyet (kılavuz) olan bir kitaptır. (2:2) Kur’an, onlar
için apaçık ayetler, öncekilerden misaller (benzetmeler) içeren bir zikirdir (öğüttür). (24:34;
3:138) O, takvanın kaynağıdır ve bağışlanma kaynağıdır. (74:56)
2- Kur’an’a sıdk (doğruluk, gerçek) ile gelir ve onu tasdik ederler (doğrular, ona sadakat
gösterirler) (39:33)
3- Allah’a ve ahiret gününe (9:44), meleklere, kitaba (Tevrat, İncil ve Kur'an’a) ve
nebilere iman ederler (inanır ve güvenirler). (2:177)
4- Kur’an’a ve Kur’an’dan önce indirilene (Tevrat ve İncil’e) iman ederler (inanır,
güvenirler). (2:4)
5- Rablerine kulluk (itaat, ibadet ve hizmet) ederler (2:21)
6- Müşriklerden olmazlar (30:31)
7- Allah’a karşı takvalıdırlar (erdemlidirler) (2:203; 4:41).
8- Kendilerine azık olarak takvayı edinirler, çünkü azığın en hayırlısı takvadır. (2:197)
9- Vahye (Kitaba) sımsıkı sarılırlar ve içinde olanı zikrederler. (2:63; 7:171)
10- Ahirete yakinen (kesin olarak) iman ederler. (2:4)
11- Gayba (Allah’ın Kur’an’da belirtmiş olduğu, ancak duyularla idrak edilemeyen,
duyularla idrak edilemediği gibi akılla da bilinemeyen ve hakkında hiçbir bilgi elde edilemeyen
hususlara) iman ederler (2:3)
12- Salatı (iletişim dualarını, yardımı, desteği) ikame ederler (diri tutarlar). (2:3, 177;
13:22)
13- Siyam ederler (oruç tutarlar). (2:183)
14- Mescitlerde ibadete (itikafa) çekilirler (2:187)
15- Bollukta da darlıkta da kendilerine rızık olarak verilen şeylerden gizli ve açık olarak
da infak (karşılıksız olarak harcar, yardım) ederler. (3:134; 2:3;13:22)
16- Sıkıntıda, musibette ve darlıkta (2:177) Sevdikleri şeylerden infak ederler (2:92)
17- Güçleri yettiğince Allah’a karşı takvalı olurlar, (vahyi) dinlerler ve itaat ederler,
kendi nefisleri için de infak ederler. Nefsinin cimriliğinden korunanlar, felaha (kurtuluşa,
saadete) erenlerdir. (64:16)
18- Rablerinin rızasını arzulayarak sabrederler (direnç gösterir, zorluklara dayanırlar).
(13:22)
19- Zekâtı verirler. (2:177)
20- Akrabalara, yetimlere, miskinlere (muhtaçlara), yolda kalmışlara, yardım isteyenlere
ve rikablara (boyunduruk altında olan; esir, köle, hacizli) sevdikleri mallarından verirler
(2:177). Mallarında, isteyenler ve mahrum olanlar için pay vardır (51:19).
21- Allah için haccı ve umreyi tam yaparlar. (2:196)
22- Allah’a verdikleri ahdi (sözü) yerine getirirler ve o misakı (antlaşmayı) bozmazlar.
(13:20)
23- Allah’a ve akrabalık bağlarına karşı takvalıdırlar (4:1)
24- Doğru söz söylerler (4:9), doğru sözlüdürler (33:70).
25- Ahdettikleri zaman ahitlerine vefalı olurlar. (2:177) Yaptıkları anlaşmalara uyar ve
bozmazlar. Kendilerine karşı dürüst davranıldığı sürece onlar da antlaşma sahiplerine dürüst
davranırlar. (8:56; 9:4, 7)
26- Allah’ın uzlaştırılmasını emrettiği şeyleri uzlaştırırlar. (13:21)
27- Allah’ın adını anarak ettikleri yeminleri; iyilik yapmaya ve takvalı (erdemli) olmaya
engel kılmazlar. (2:224)
28- Geceleri az uyurlar (51:17). Geceleri kıyamda ve secde halinde Allah’ın ayetlerini
tilavet ederler (3:113).
29- Seher vakitlerinde bağışlanma dilerler (51:18).
30- Ma’rufu (Allah’ın razı olacağı doğru, iyi ve yararlı kabul edilen ve vahye uygun
olan davranışları) emreder, münkeri (Allah’ın razı olmadığı; çirkin, kötü, günah veya haram
olarak bildirdiği filleri) de nehyederler. (3:114)
31- Hayırlarda öncüdürler (35:32), Hayırlı işlerde yarışırlar. (3:114)
32- Yeryüzünde büyüklük taslamazlar, bozgunculuk da yapmazlar. (28:83)
33- Boşandıkları eşlerine karşı, Allah’ın Talak suresi 1-12 ayetlerinde emrettiği
hususlara riayet ederler. (64:5)
34- Henüz tam olarak evlenmedikleri halde boşanırlarsa, eşlerine verdikleri mehri
affederler (mehri kadına bırakırlar). (2:237)
35- Boşadıkları kadınların geçimlerini ma’rufa uygun biçimde sağlamanın kendi
üzerlerindeki bir hak (borç) olduğunu bilirler. (2:241)
36- Haram olduğunu bilmeden önce riba (yüksek faiz/tefecilik) olarak vermiş oldukları
malın/paranın kalan kısmı (fazlalığı) almazlar. (2:278, 279)
37- Üzerlerinde hak olanı (borcu) yazdırırlar ve borcu eksik yazdırmazlar. (2:282).
38- Kendilerine verilen emaneti geri öderler. (2:283)
39- Öfkeyi yutarlar ve insanları affederler. (3:134)
40- Bir fahşa (Aşırılık, hayasızlık) yaptıklarında veya nefislerine zulmettiklerinde,
Allah’ı zikrederler ve suçlarının bağışlanmasını dilerler. (3:135)
41- Küçük kusurlar dışında büyük günahlardan da fuhşiyattan da sakınırlar ve
kendilerini temize çıkarmazlar. (53:32) İşledikleri şeylerde (kötülükte) bilerek ısrar etmezler.
(3:135)
42- Rablerine saygı duyar ve hesabın kötüsünden korkarlar. (13:21)
43- Kötülüğü de ahsen (en güzel, en iyi) ile savarlar. (13:22)
44- Müminlere karşı savaşanlarla onlar da Allah yolunda savaşırlar ve savaşta haddi
aşmazlar (2:190). Kendilerine saldıranlara onun misliyle (benzeriyle) karşılık verirler. (2:194)
45- Mallarıyla ve canlarıyla cihat ederler, cihattan geri kalmak için izin istemezler.
(9:36, 44)
46- Rablerinin kendilerine verdiğini alırlar. (51:16)
47- İnsanlara birr’i (iyiliği, takvalı davranmayı, erdemli ve adil olmayı) emrederler ve
buna kendileri de uyarlar (2:44). Birr ve takva üzerine konuşurlar (58:9). Birr ve takva üzerine
yardımlaşırlar. (5:2)
48- Günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmazlar. (5:2)
49- Adil olurlar. Bir topluluğa olan kinleri, onları adaletsizlik etmeye sevk etmez. (5:8)
50- Allah’a vesile (aracı) aramazlar. (5:35)
51- Allah’ın verdiği rızıkların helal ve tayyib olanlarından yerler. (5:88)
52- Bedenlerinizi örtecek giysilerin yanı sıra takva (erdem) elbisesi de giyerler (7:26)
53- Şu değersiz olanın (dünyanın) geçici menfaatlerini tercih etmez; Ahiret yurdunun
daha hayırlı olduğunu bilirler. (7:169; 12:109)
54- Kendilerine, şeytandan bir vesvese ulaştığında hemen Allah’ı zikrederler (anarlar,
hatırlarlar) ve basiretli olurlar. (7:201)
55- İçlerinden yalnızca zalimlerin başına gelmeyecek bir fitneye (samimiyet sınavına)
karşı takva sahibi (erdemli) olurlar. (8:25)
56- Binalarını, Allah’tan bir takva ile ve O’nun rızası üzerine kurarlar. (9:109)
57- Babanın evladına hiçbir yarar sağlayamadığı, evladın da babasına hiçbir şey ile
yarar sağlayamadığı günden sakınırlar. (31:33)
58- Dünya hayatına aldanmazlar. (31:33)
59- Kendilerini Allah ile aldatmaya çalışan şeytana uymazlar. (31:33)
60- Kâfirlere ve münafıklara itaat etmezler. (33:1)
61- Kalplerinde bir hastalık bulunanlar bir ümide kapılmasın diye, başkalarıyla
yumuşak bir eda ile konuşmazlar. (33:32)
62- Sahip oldukları ve olacakları şeylerde takvalı olurlar. (36:45)
63- İçlerinden Allah’ın ayetlerini kıssa eden (aktaran), kendilerini uyaran, nasihat eden
ve bilmediklerini aktaran resuller geldiğinde takvalı (erdemli) davranır ve kendilerini ıslah
ederler. (7:35, 63)
64- Resul onlara ne verdiyse onu alırlar ve onları neyden alıkoyduysa ondan sakınırlar.
(59:7)
65- Allah’ın Resulünün yanında seslerini kısarlar (49:3).
66- Gizli konuştuklarında, düşmanlık ve Resul’e isyan üzerine konuşmazlar. (58:9)
67- Sadıklarla (doğrularla) beraber olurlar. (9:119)
68- Onlar (Muttakiler), muhsinlerdendirler (hayırlı işler yapan; işini güzel ve ihlâsla
yapanlardandırlar). (51:16)
69- Allah, muttakilerle ve muhsinlerle beraberdir. (16:128)
70- Müminleri kardeş bilirler ve kardeşlerinin arasını düzeltirler. (49:10)
71- Zannın çoğundan sakınırlar ve birbirini gözetlemezler (mahrem şeylerini
araştırmazlar) Birbirlerinin gıybetini yapmazlar (49:12)
72- Müşrikler nasıl onlarla topyekûn savaşıyorsa, onlar da müşriklerle topyekûn
savaşırlar. Allah, muttaki (erdemli) olanlarla beraberdir. (9:36)
73- Doğru bir hayat sürerler (18:107). Sırat-ı müstakime (dosdoğru olan yola) uyarlar;
başka yollara da uymazlar. (6:153)
74- Yarın (hesap günü) için ne hazırladıklarını kontrol ederler. (59:18)
75- Ölümü yaklaştığında, bir hayır (mal) bırakacaksa; ana babaya ve yakınlara ma’rufa
uygun olarak vasiyet ederler. (2:180)
76- Kâfirler için hazırlanmış olan ateşten korunmak için de takva sahibi olurlar. (2:131)
Takva Sahiplerinin Mükafatları ile İlgili Ayetler
Allah, bir topluluğu hidayete erdirdikten sonra, takvalı (erdemli) olacakları şeyleri
kendilerine açıklamadıkça onları saptıracak değildir. (9:115)
Rahman, kullarına gıyaben (onların bilgisi olmadan) Adn Cennetlerini vadetti. O’nun
vaadi (sözü) yerine gelecektir. Orada boş söz işitmezler; Sadece selam (esenlik). Rızıkları da
sabah ve yatsı orada hazırdır. Kullarımızdan takvalı (erdemli) olanları mirasçı kılacağımız
cennet işte budur. (19:61-63)
Allah, kendisine karşı takvalı olanlara furkan verir, kötülüklerini de örter ve onları
bağışlar. (8:29)
Allah’ın evliyası takvalı olanlardır. (8:34)
Allah muttakilerin velisidir. (45:19)
Kim takvalı olur ve sabrederse, Allah muhsinlerin ecrini zayi etmez. (11:90)
Akıbet (nihai zafer) takva sahiplerinindir. (11:49)
Allah katında en kerim (değerli, övgüye layık) olanlar, takvaca en üstün olanlardır.
(49:13)
Rablerinden bir hidayet üzere olanlar muttakilerdir. Felaha (kurtuluşa, saadete) erenler
de işte onlardır. (2:5)
Allah, kendisine karşı takvalı olan ve resulüne iman edenlere rahmetinden iki kat
verecek, onlara kendisiyle yürüyecekleri bir nur da verecek ve onlara mağfiret edecek. (57:28)
Allah, takva sahiplerini kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz, onlar üzülmezler de. (39:61)
Takva sahipleri için, Rablerinin yanında, nimeti bol Cennetler vardır. (68:34) Onlar için
Rableri yanında diledikleri her şey vardır. (39:34)
Takva sahiplerine “Rabbinizin indirdiği şey nedir?” dendiğinde, “Hayırlı olan!” derler.
Hasenat (iyi, faydalı, doğru işler) yapanlara bu dünyada iyilik vardır, Ahiret yurdu ise (onlar
için) daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir. (16:30)
Onların ecirleri, Rablerinden bağışlanma ve altından nehirler akan cennetlerdir. Orada
kalıcıdırlar, böyle yapanların ecri de ne güzeldir! (3: 136)
Takva sahiplerine “Rabbinizin indirdiği şey nedir?” dendiğinde, “Hayırlı olan!” derler.
Hasenat (iyi, faydalı, doğru işler) yapanlara bu dünyada iyilik vardır, Ahiret yurdu ise (onlar
için) daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir. Altında nehirler akan Adn
Cennetlerine girerler. Orada, onlar için her diledikleri vardır. Allah, muttakileri böyle
ödüllendirir. Melekler, onları tayyibin (temiz, iyi, güzel, hayırlı insanlar) olarak vefat ettirirler,
“Selam size, yaptıklarınıza karşılık Cennete girin.” derler. (16:30-32)
Rablerine karşı takvalı olanlar, zümreler (gruplar, sınıflar) halinde cennete sevk edilirler.
Oraya vardıklarında (Cennetin) kapıları açılır. Bekçileri onlara “Selam size! Sizler kazandınız.
Artık sürekli kalmak üzere girin oraya!” derler. Onlar da “Bize verdiği sözde sadık kalan ve
dilediğimiz yerinde yerleşeceğimiz bu Cennet yurduna bizi mirasçı kılan Allah’a hamdolsun
(övgü ve şükürler olsun)! Çalışanların (Allah’ın emrettiği amelleri işleyenlerin) ödülü ne
güzelmiş!” derler. (39:73,74)
Adn Cennetlerine girerler. Babalarından, eşlerinden ve soylarından salih olanlar da.
Melekler, her kapıdan onların yanlarına girerler; “Sabretmeniz nedeniyle size selam olsun.
Yurdun akıbeti ne güzeldir.”… (13:19-24)
Muttakilere vadedilen cennetin misali şöyledir: altından nehirler akar, meyvesi de
gölgeleri de tükenmez. (13:35)
Muttakiler ise cennetlerde, pınarlardadır.
Takva sahipleri, cennetlerde ve nehirlerdedir. Kudretli Melik’in yanında, sıdk
makamındalar. (54:54, 55)
Rablerine karşı takvalı olanlara altında nehirlerin aktığı, üst üste inşa edilmiş köşkler
vardır. (Bu), Allah’ın vaadidir ve Allah vadinden dönmez. (39:20)
Dedi ki: “Azabım istediğime isabet eder. Merhametim ise her şeyi kuşatmıştır. Onu,
takvalı olanlara ve zekâtı verenlere ve ayetlerimize iman edenlere yazacağım. (7:156)
Muttakilere (erdemlilere, sorumluluk bilincine sahip olanlara) vadedilen cennetin misali
şöyledir: altından nehirler akar, meyvesi de gölgeleri de tükenmez. Takvalı olanların akıbeti işte
budur. (13:35)
O gün takva sahiplerini, Rahman’ın huzurunda konuk olarak toplayacağız. (19:85)
Kalplerdeki takvadan dolayı Allah’ın şiarlarına (buyruklarına, sembollerine) saygı
gösterirler. (22:32)
Takva sahipleri için hüsna (daha güzel, daha iyi) bir gelecek vardır. Adn Cennetlerinin
kapıları onlar için açılmıştır. Orada yaslanırlar, meyve ve içecekler isterler. Yanlarında da
bakışlarını kendilerine çevirmiş yaşıtları vardır. (38:49-52)
Muttakiler, cennetlerde ve pınar başlarındadırlar. ‘Selametle (esenlikle, huzur ile) ve
güven içerisinde oraya girin.’ Göğüslerindeki (kıskançlık, kin, güvensizlik gibi) kötü duyguları
kaldırırız; kardeşler olarak, sedirler üzerinde karşılıklı otururlar. Orada onlara yorgunluk
ilişmez, oradan çıkarılacak da değildirler. (15:45-48)
Muttakiler (erdemli, Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olanlar) emin bir makamdadır;
Cennetler içinde ve pınar başlarında, ince ipek ve parlak atlastan giyerler; karşılıklı otururlar.
İşte Böyle, onları iri gözlü hurilerle da evlendirdik. Orada, güven içinde her meyveyi isterler.
İlk ölüm dışında, orada artık ölüm tatmazlar ve (Allah) onları cehennem azabından korur. (Bu)
Rabbinden bir lütuftur. (44:51-57)
Kitap ehli iman etseydi ve takvalı olsalardı, kötülüklerini örter ve onları Naim (saadet,
nimet) Cennetlerine sokardık (5:65).