İki Evlen! Daha Fazla İbadet Et!

evlilik

İki Evlen! Daha Fazla İbadet Et!

Cahillik öyle kötüdür ki… Buna bir de dini bilmemezlik eklenirse tam bir felaket olur.

Günümüz dünyasında toplumsal sıkıntılar gittikçe artmaktadır. Bu sıkıntılar çeşitli olmakla beraber sebepleri de çok farklıdır.  Biz bu sorunların elbette sebeplerini ve sonuçlarını saymayacağız.

Ama en büyük  sorunumuzu dile getirmek gerekiyor.  Ki bu  Ailedir. En büyük toplumsal yaramızdır bu.

Gittikçe boşanmalar artıyor. Eşlerin birbirine katlanması azalıyor. Ayrılmayıp mutlu olamayan çiftler iç dünyalarında veya dışarıya karşı cinnet halini yaşayabiliyor ve yaşatabiliyor.  Bu arada ayrılıkları başarı ve medeni cesaret  olarak görmek sadece bir yanılsamadır.  Yine bunların  çok huzurlu ve mutlu olduğunu söylemeleri  sadece  tiyatrodur.  Tiyatro olduğunu ise, iç  dünyasını sorgulayınca  anlayabiliyor insan.

Sadece ayrılıklar değil bizleri mutsuz eden. Hayatta yaşadığımız olay ve olgular da bizleri ciddi anlamda mutsuz edebiliyor.

Mutsuzluklar ise beraberinde huzursuz bireyleri de çoğaltıyor.

Huzursuz olan insan, iş yaşamında da olumsuz etkilenmekle kalmıyor, çevresini olumsuz etkileyebiliyor.  Negatif enerji dağıtıyor ve devamlı her şeyi sorgulama ve kabul etmeme durumları baş gösteriyor.

Bunlardan çok azı, kendisiyle barışıp iç dünyasından başlayarak etrafa gülücükler dağıtabiliyor. Yoksa Huzur adına ya ibadet hanelere sığınıyor ya hastanelere…Ya da başka unsurlara.

Bize düşen kendimizle barışabilmek belki de. Aynanın karşısına geçtiğimizde kendimize övgüler sunmak belki de. Belki de başkasından değer beklememek ve kendi değerimizi kendimiz ortaya koymak…

Ben yakışıklıyım / güzelim diyebilmek, başkasına gerek duymadan…

İmkansız mı!

Gülümseyebilmem için o kadar  çok sebebim var ki…

Şuan bu yazıları okuyabiliyorum mesela. Ya gözlerim olmasaydı?

Herkesin mutlu ve huzurlu bir yaşama ulaşabilmesi temennisiyle…

Zaman Odur ki

Camiye her zaman erken geliyordu Mehmet Emmi.

Arkadan gelen Hüseyin imrenerek bakardı buna hep. Çünkü kim erken giderse camiye daha fazla sevap alacağını öğrenmişti  büyüklerinden. Merakla sordu:

-Mehmet Emmi, ne kadar senden önce camiye gelmek için uğraşsam da, bir türlü senden önce gelemiyorum. Özellikle sabah namazında erken gideyim,  biraz teheccüd ( Gece İbadeti) yapayım  diyorum. Ama gelemiyorum.  Sen nasıl her vakit benden önce gelmeyi başarıyorsun ?

Mehmet Emmi , gün görmüş adam.  Ancak  muzipliği bırakmamış.  Boşuna dememişler, can çıkar huy çıkmaz diye. Hüseyin‘in etrafta kendisi hakkında olumsuz konuştuğunu duymuştu. Küçük bir kasaba burası. Gizli birşey kalmıyor ki.  Kötü niyetli de değildi ama. Şakalaşma adıyla yapılan intikam duygusuydu bu. Konuştu:

-Erken gelmemin nedeni çok basit Hüseyin!

-Biliyorsun ben iki evliyim.  Allah razı olsun, eşlerim beni çok severler. Namaz zamanı gelince birisi kaldırır, diğeri kahvaltımı hazırlar. Abdest alırken biri havlumu getirir, öbürü kollarımı siler. Biri yemeğimi ağzıma verirken; diğeri suyumu içirir. Sonrada  hadi kocacığım. Namaz zamanı derler. Birisi çeketimi giydirir, diğeri ayakkabımı. Bu sayede ben camiye erken geliyorum. Onlar sayesinde çok sevap kazanıyorum ve onlara çok dua ediyorum!…

Hüseyin bunları dinlerken ağzının suları akar. Kendisi de evlidir ama bırak böyle hizmeti görmeyi, Dövüş horozu gibi fırsat kollar eşi. Nasıl bıyıklarını yolsam veya laf batırsam diye.  Kendisi de az değildi yani. Demek ki bir yerde uyuşmazlık vardı. Çare aramak gerekiyordu.  İncitmeden, kırmadan, dökmeden…

-Hüseyin! Anlayacağın İki evlilik olunca kıskançlık yapıp hizmet artıyor ….

Hüseyin  bunları çok ciddiye alır ve uzun bir dönem camiye gelmez olur.

Etraftan duyulmuştur. Hüseyin ikinci evliliği yapmıştır. Uzun sürmez camiden ayrılık. Camiye  her vakit en erken gelen O’ dur artık.

Mehmet Emmi bir gün yanına yaklaşır ve sorar:

-”Nasılmış iki evlilik? Maşallah benden önce gelir oldun camiye. Eşlerin seni çok seviyor galiba” deyince, iyice dertli olan Hüseyin:

-Allah senin cezanı vermesin.  Bana dünyada cehennemi yaşatın! Bana iyi diye anlattın. Evde gürültüden, bağırtıdan, kavgadan durabiliyor muyum. O, Öbürünü  kıskanır. Öbürü diğerine laf atar. Hep ara yerde ben kalırım.  Önceden kaçacak yerim vardı. şimdi evde, o  da kalmadı…..

Fıkradan Anladıklarımız

  1. İbadetlerde yarışma mantığı yanlışlıkları beraberinde getirir. Kıskançlık ve gösteriş ibadetin özüne aykırıdır.
  2. Taklit her zaman insanı rezil olmaya ve acınası hale götürür. Hayat bir yapboz ise, insan kendi parçalarını kendisi tamamlamalıdır.
  3. Araştırmadan uygulanan her davranışın sonu pişmanlıktır.
  4. Soru  ve sorunların çözümünü her zaman karşıda arar isek, huzuru bulmamız zorlaşacaktır.
  5. Çoğu zaman bakış açılarımızdır bizleri huzurlu ve huzursuz eden. Bakış açımız ne kadar doğrudur.
  6. Aile içi sorunlar etrafa anlatıldığı zaman gizem bozulur ve huzursuzluklar artar. Soru ve sorunlar aile içi çözüm bulabilmelidir.
  7. Her soruya her zaman aynı cevap uygun olmayabilir.

Şu Yazıya da Bakabilirsiniz

Neyleyeyim! Ambara Fare Dadandı Anam Babam!

Neyleyeyim! Ambara Fare Dadandı Anam Babam! ‘’Bir yerde fare varsa orada hırsız vardır’’ Demiş büyüklerimiz. …

2 Yorumlar

  1. Her çözüm önerisi herkese iyi gelmeyebilir. Kişilerin zorluğa dayanma seviyesi farklılık gösterir Dediğiniz gibi durumu kendi ortamına, zamanına ve kendi mantığına uygun biçimlendirmesi kişinin hayrına olacaktır…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir