Kaç Etmesini İstersiniz Efendim?
Matematik asla yalan söylemez… değil mi?
1+1 her zaman 2 eder; sayılar nettir, objektiftir, tartışmaya kapalıdır. Hatta bazen insanlardan daha güvenilirdir.
İnsanlar aldatabilir, kandırabilir, çarpıtabilir ama sayılar…
Ah o tertemiz, masum rakamlar! Onlar bizi asla yanıltmaz. Tabii bu, onları kullanan kişinin niyeti iyiyse geçerli. Yoksa mesele rakam değil, rakamı kimin, ne için kullandığıdır. Çünkü doğru ellerde 2+2 gerçekten 4 eder, ama bazı “özel” durumlarda 3 de olabilir, 5 de, hatta hiç olmamış gibi davranılabilir.
Bir düşünün: Bir siyasetçi çıkıp kürsüde birkaç grafik gösterdiğinde herkes ikna olur. Bir ekonomist “istatistiklere göre işler yolunda” dediğinde içimiz rahatlar. Bir öğretmen “matematik hayatın kendisidir” dediğinde başımızı sallarız.
Ama gelin görün ki hayat, çoğu zaman matematikten çok mizaha yakındır. Sayılarla oynayanlar, sahneyi o kadar ustalıkla kurar ki, siz daha ne olduğunu anlayamadan 1 sayısı 3 olur, 2 ay 10 aya çıkar, hatta kediler bile toplama işlemine katılır.
Bu fıkra da tam olarak bunu anlatıyor: Matematiksel doğrular, gündelik hayatın karmaşıklığında, siyasetin kıvraklığında, paranın cazibesinde ve kişisel çıkarların gölgesinde nasıl şekil değiştirebiliyor?
Öğretmenin idealleri ile öğrencinin gerçekçi sorgulaması arasındaki fark, tam da bugünün dünyasını yansıtıyor. Çünkü artık herkes biliyor ki: Gerçekler sabit değildir; soruyu kime sorduğunuza ve cevabın ne kadar işinize geldiğine göre değişir.
Ne diyelim… Sayılar yalan söylemezmiş. Eh, o zaman onları konuşturmasaydınız!
Zaman Odur ki
Hoca sınıfta anlatıyordu:
“Sayılar yalan söylemez çocuklarım. Onları hayatınızda bol bol kullanın. Çünkü sayılar inandırıcılığı artırır. Matematik hayatın ta kendisidir.
Mesela:
-
1 + 1 = 2 eder.
-
2 elma + 1 elma = 3 elma eder.
-
Ankara–İstanbul arası 450 km’dir; İstanbul–Ankara da aynı şekilde.
-
Bir traktör bir tarlayı 10 günde sürüyorsa, 10 traktör 1 günde sürer…”
Öğretmen o kadar kaptırmıştı ki kendini, her alandan örnek veriyordu.
Ama bugünün çocukları öyle her söylenene inanacak çocuklar değil. Az okusalar da çok sorguluyorlar. Özgüvenleri yüksek ve teslimiyetçi değiller. Ön sırada oturan Temel parmak kaldırdı:
“Size katılmıyorum öğretmenim. Sayılar da bence yalan söyleyebilir. Her şey bakış açısına bağlı.”
Sınıfta bir sessizlik oldu. Temel devam etti:
“Bir odaya bir solucan, bir kuş ve bir kedi koyun. Kağıt üstünde 3 eder ama gerçekte sonuç 1 olur; çünkü kedi hepsini yer.”
“Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı arası 2 ay. Ama Kurban Bayramı ile Ramazan Bayramı arası 10 ay. Aynı iki gün arasında hem 2 hem 10 ay olur mu?”
“Bizim kedi tek başınaydı. 2 yavrusu oldu; şimdi 3 oldular. 1, birden 3 oldu.”
“Dişi ve erkek hayvan birleşince de 3 eder: Dişi, erkek ve yavru.”
“Hele bir de muhasebeciye sorarsanız ‘2+2 kaç eder?’ diye… Size ‘Kaç çıkmasını istersiniz efendim?’ diye sorar.”
Öğretmen gülerek:
“Yavrum, böyle şey olmaz.”
Temel sözünü sürdürdü:
“Amcam siyasetçi. Yanına muhasebeci alacaktı. Mülakatta herkese aynı soruyu sordu: ‘2+2 kaç eder?’ Herkes ‘4’ dedi, ama kimseyi beğenmedi. 17. kişi geldiğinde, aynı soruya şöyle cevap verdi: ‘Kaç etmesini istersiniz efendim?’ Amcam onu işe aldı. 8 yıldır birlikte çalışıyorlar ve çok zengin oldular, öğretmenim.”
Fıkradan Anladıklarımız
-
Her matematiksel sonuç gerçek hayatta geçerli olmayabilir.
-
Sayılar objektif olsa da yorumlar subjektiftir.
-
Sosyal gerçeklikler, matematiksel doğrularla çelişebilir.
-
Algı yönetimi, rakamlardan bile daha güçlü olabilir.
-
İnsanlar çoğu zaman duygularıyla karar verir.
-
Dini, bilimsel ve matematiksel ifadeler propaganda aracı olarak kullanılabilir.
-
Eğitimli bireyler bile eleştirel düşünmeden uzak kalabilir.
-
Siyasetçiler, gerçekliği kendi lehlerine çevirmeyi iyi bilir.
-
Gerçek bazen “kaç çıkmasını istersin?” sorusuyla şekillendirilir.
-
Çocuklar günümüzde daha sorgulayıcıdır.
-
Matematiksel bir doğru, her durumda geçerli olmayabilir.
-
Bilgiye sahip olmak, bilgiyi doğru kullanmak anlamına gelmez.
-
Bir olayın sonucu, bakış açısına göre değişebilir.
-
Muhasebe gibi meslekler, etik değerlere dayanmalıdır.
-
Eleştirel düşünme eğitimi her yaşta gereklidir.
-
Gerçeklik; zaman, yer ve kişiye göre değişebilir.
-
Bir fikri sorgulamak, öğrenmenin temelidir.
-
Ezberlenmiş doğrular, sorgulama ile değişebilir.
-
Mizah, toplumsal eleştirinin etkili bir yoludur.
-
Doğru her zaman güçlü olanın söylediği değildir.