O Olmaz! Bu Hiç Olmaz Dersin! Sana Muska mı Yazayım!
Her zaman, biz veya çevremizdekiler, sorunlarla veya sorunlu insanlarla karşılaşırız.
Azıcık bilgili veya tecrübeli iseniz, akıl soranlar, fikrini almak isteyenler, öğütlerden faydalanmak isteyenler olacaktır. Her nedense fikir soranlar da eninde sonunda kendi bildiğini yapar veya uygular.
Hasta olur doktorun tedavi yöntemini beğenmez, kendi tedavi yöntemi uygular.
Psikolojik sıkıntısı olanlar parasına kıyar, Psikoloğa gider, onun dediklerini de uygulamaz.
Çocuğunun davranış problemleri ile karşılaşanlar eğitimcilere gider ama onların dediğini uygulamaz.
Çözümler ararken aslında kendi bildiklerimizi onaylatacak insan ararız. Çünkü kafadan sorular gitmeden kalbe güven gelmez. Durum böyle olunca da, ne psikolojimiz, ne sosyal yapımız ne de çocuklarımızın olumsuz davranışları düzelir.
Birkaç sosyal medya veya gazete, mecmua bilgileriyle kendimizi profosör belleriz. Gerçekten işinin ehli olanları çok ta önemsemeyiz.
Zaman Odur ki
Erzurumlu Teyze iyice hastalanmıştır. Çünkü gençlikte sağlığına çok ta dikkat etmemiştir. Yaşlılık ta olunca, o doktor bu hastane gide gele usanmış ve kullandığı ilaçlardan artık bıkmıştır. Hastaneye gitmek istemese de, can tatlıdır. Durumu ağırlaşınca gitmek zorunda kalmıştır.
Muayenesi bitince Teyze, doktora:
‘’Evladım! Bana hap virmeyesin. Onu yutamirem. İğne hiiç virmeyesin. Ondan çok korkirem. Şuruplardan bıktım. Çok acı olir içemirem. Ona göre ilaç yazasın olur mu?’’ der.
Doktor gülümser ve der:
-Ezem, benim evde 3 yaşında bir kızım var. Ona soruyorum evlenecek misin diye. ‘’Hayır baba!’’ diyor. Pekala kocasız duracak mısın? Ona da ‘’Hayır baba !’’ diyor.
Ah benim Teyzem, Canım Ezem! O olmaz bu olmaz dersin! Ben ne yapayım! Sana muska mı yazayım!
Fıkradan Anladıklarımız
1. Ön yargıyla gittiğimiz hiçbir yerden faydalanamayız.
2. Hastalar rastgele tedavilerden usanmış ve ilaçlardan fayda gelmeyeceğine inanmışsa doktoru da ilaçları da sorgular.
3. En güzel tedavi, hasta olmadan sağlığı koruyabilmek ve hastalık yapıcı unsurlardan uzak durmaktır.
4. Eğitimin başı soğan gibi acı,sonu bal gibi tatlıdır.
5. Eğitim ve hastalıkta duygusallığa yer yoktur. Buralarda duygusal davranmak ölüme, eğitim deki duygusallık ta boşluğa sürükler.
6. Güven büyük bir kaledir. O kale yıkılırsa gücün ve bilginin ve sevginin hatta saygının anlamı yoktur.
7. Doktor hastadaki kaygıyı giderip ona güven vermelidir.