Ormanlar Kıralı Tilki

Ormanlar Kıralı Tilki

Bir milletin kaderi, yalnızca yöneticilerle değil; onları seçen halkın aklı, vicdanı ve değer yargılarıyla belirlenir.

Demokrasi, halkın kendi yöneticisini seçmesini sağlayan bir erdemdir; ancak halkın seçim yaparken kullandığı ölçütler, sistemin ne kadar sağlıklı işlediğini gösterir.

Seçme hakkı bir özgürlük olduğu kadar bir sorumluluktur da. Çünkü seçilen, sadece kendini değil; bir ülkenin geleceğini temsil eder. Ve bazen, halk hayran kaldığı dış görüntülerin, süslü vaatlerin, albenili reklâmların peşinden giderek, içi boş ya da zararlı bir yönetime kapı aralayabilir.

Bu sebeple, demokrasilerde en büyük güvenlik duvarı halkın bilinç düzeyidir.

Eğer halk, liderlikten ne beklediğini bilmeden yalnızca şekle, şova ve söze göre oy verirse, bu durum en kurnaz tilkilerin krallığını doğurur. Böylece dışı parlayan ama içi çürük yönetimler doğar.

İşte bu fıkra, tam da bu durumu ormandaki hayvanlar üzerinden anlatan ibretlik bir temsildir.

Siyaset ve toplum ilişkisini bir fabl kıvamında, alaycı ama düşündürücü bir dille özetler. Süslenmiş yalanların, dürüst gerçekleri nasıl bastırabildiğini gösterir.

Ve bize şunu hatırlatır: Bir kralın parlak görünmesi önemli değildir; asıl önemli olan, halkını şeffaf ve adaletli yönetmesidir. Çünkü bazen boyayla değişen sadece renk değil, halkın kaderidir.

Zaman odur ki

Orman Ülkesi’nde hayvanlar artık Aslan’ın baskıcı yönetiminden usanmışlardı. Aralarında toplanıp yeni bir sistem kurmaya karar verdiler. Halkın oylarıyla yöneticisini seçmesi gerektiğine inanarak cumhuriyeti ilan ettiler. O günden sonra ülkeyi en çok oy alan yönetmeliydi. Her hayvan eşitti. Temsilciler toplandı, adaylar açıklandı: Aslan, Kaplan ve Fil. Güçlüler arasında bir seçim olacaktı.

Tam o sırada Tilki öne atıldı.

“Madem Cumhuriyet dediniz, herkes aday olabilir. O halde ben de adayım!” dedi, kuyruğunu havaya savurarak. Herkes şaşkındı ama kimse itiraz etmedi. Sonuçta seçimdi, isteyen aday olabilirdi. Tilki hemen çalışmalarına başladı. Bir dere kenarına gidip, baştan ayağa kendini farklı renklerle boyadı. Turuncusu biraz mora, biraz yeşile çaldı. Durgun suda kendini seyredince, “Maşallah!” dedi, “Ben bile kendime oy veririm!”

Ormanın dört bir yanını gezdi. Her hayvana umut sattı. “Uçanlar pilot olacak, yüzenler kaptan! Tüm tavşanlara havuç yardımı, tüm sincaplara ağaç tahsisi!” dedi. Gittiği her yerde hayranlıkla karşılandı. Sesi güzel, sözü tatlı, yüzü parlaktı. Güzellik, renk ve vaat… Halkın gönlü çabuk çelindi.

Diğer adaylar kendi hallerinde tanıtımlar yapadursun, Tilki’nin rüzgârı dinmedi.

Seçim günü geldi. Sandıklar kuruldu. Oylar atıldı, sayıldı.

Sonuç açıklandı: Ormanlar Krallığı’nın yeni lideri… TİLKİ!

Tebrikler, alkışlar, kutlamalar derken, ilk icraat günü geldi çattı. Tilki kürsüye çıktı ve ilk kanununu ilan etti:

— “Bu ülkede bundan böyle YAĞMURDAN, SUDAN ve BOYADAN bahsetmek kesinlikle yasaktır!”

Bütün hayvanlar başta anlamadı.

Ama yağmur yağdıkça, Tilki’nin boyaları akmaya başladı.

Gerçek ortaya çıktığında, artık çok geçti…

 

Fıkradan Anladıklarımız

    1. Demokrasi bilgi ister; bilinçsiz halk, yanlış tercihler yapar.

    2. Görüntüye aldanan toplumlar gerçeği göremez.

    3. Reklam ve propaganda, halkın iradesini yönlendirebilir.

    4. Seçilenlerin değil, seçenlerin niteliği sistemi belirler.

    5. Güzel konuşanlar, her zaman doğruyu söylemez.

    6. Süslenmiş yalan, gerçeğin üstünü örter.

    7. Bir yöneticinin ilk işi, kendi eksiklerini gizlemekse, tehlike başlamıştır.

    8. Halkın hayallerini suistimal eden liderler en zararlılarıdır.

    9. İyi bir yönetici, dürüstlüğüyle boy gösterir; boyasıyla değil.

    10. Şeffaf olmayan liderlik, özgürlükleri kısıtlar.

    11. İlk yasası sansür olan her rejim, totaliterleşmeye adaydır.

    12. Oy vermek bir haktır ama aynı zamanda sorumluluktur.

    13. Demokrasinin görünmesi yetmez; uygulanması gerekir.

    14. Bir yöneticiyi seçmek kadar, denetlemek de önemlidir.

    15. Sistemi kötüye kullananlar, halkın zaaflarından beslenir.

    16. Eğitimsiz toplumlar, sandıkla da kandırılabilir.

    17. Vaatle yönetim olmaz; ilkeyle yönetim olur.

    18. İlkeler unutulursa, iktidar yozlaşır.

    19. Gerçekleri yasaklamak, sahte zaferlerin habercisidir.

    20. Sistem ne olursa olsun, halk değişmedikçe düzen değişmez.

 

 

 

Şu Yazıya da Bakabilirsiniz

İki Yatak Arası İki İklim

İki Yatak Arası İki İklim Türk toplumunda gelin–kaynana ilişkisi, sanıldığı gibi basit bir aile içi …

2 Yorumlar

  1. Hesapların sorulacağı gün yaptıklarını tilkiye sorarlar .Bilmiyor muydu ? Çok iyi biliyordu lakin menfaat yaşamak ahlak yaşatmak ister .Tilki de ahlak yoktu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir