Sana Bir Kaz Göndersem Yolar mısın?

 

derici

Sana Bir Kaz Göndersem Yolar mısın?

Zaman odur ki

Padişah tebdili kıyafet yapıp halkın arasına katılmış. Halkın genel durumunu ölçüyor. Yöneticiler nasıl? Enflasyon var mı . Hayat pahalılığı  halkı zorluyor mu? Meyve sebzenin durumu nasıl? ….Yanındaki vezirle bir dere kenarından geçerken, yaşlı bir adam görür. Adam yanında getirdiği ham derileri dere suyu ile temizlerken, derileri satılacak kıvama getirmeye çalışmaktaydı. Vakit de hayli ilerlemiştir. Padişah ( Sultan) Yaşlı adama takılır ve aralarında ilginç bir konuşma başlar:

-Selamun Aleyküm

-Aleyküm Selam Sultanım

-On ikide çalışmadın mı?  Akşama kalmışsın İhtiyar!

-Çalıştım ama on ikiye , on iki eklemezsen yirmi dört etmiyor. Yirmi dört olmayınca da otuz ikiye yetmiyor sultanım.

-Altıda boş mu durdun!

-Tabiiki boş durmadım. Anadolu insanı boş durmaz. Sizde biliniz ki artık  altıya altı eklemeyince on iki etmiyor. Haliyle geçinmek zor iş bu zamanda.

-Bu yaşta çalışıyorsun. Geceleri kalkmadın mı?

-Kalktım ama bana değil başkasına yaradı.

– Sana bir kaz göndersem Yolar mısın ?

-Tabiiki. Hem de cıyaklatmadan yolarım.

-Hadi kal sağlıcakla…

-Teşekkür ederim. Sana da kolay gelsin…

Konuşmalara şahit olan Vezir ( Padişahın Yardımcısı. Eski sistemde Başbakan veya bakan gibi anlamlara gelirdi..)  şaşkındır. Konuşmalardan hiçbir şey anlamamıştır. Keskin bir zekaya da sahip değildir. Eğitim kurumlarında eğitim almış ama halkını tanımıyor, halkın durumundan ve halkın dilinden habersizdir. Saraya varınca Vezire dönen Sultan :

-Söyle bakalım:

O İhtiyar benim  Sultan olduğumu nereden anladı? 

-……..

-12 de çalışmadın mı ne demek?

…….

– 6 ya 6 eklemedin mi ne anlama geliyor?

…….

-Geceleyin kalmadın mı dedim ele yaradı…..bu soruların cevabını sabaha kadar bana doğru olarak vermezsen idam olacaksın der.

Vezir bu bilmecenin içinden çıkamayacağını anlamıştır. Canının kurtulmasının tek şartının ihtiyarı bulup cevapları öğrenmek olduğunu anlar  ve gece yarısı yola çıkar. İhtiyarı evine girmek üzere bulur ve sorar:

-Amca ne olur yardım et yoksa kellem gidecek….. der.

– Buyur der İhtiyar. Ne yapabilirim senin için?

-Ben Padişahın veziriyim Eğer soruların cevabını öğrenmem gerek. Ne olur yardım et!

Yaşlı:

-Yardım edeceğim . Sorularını sormadan bir kese altını alayım der ve elini uzatır. 

Can derdine düşen Vezir düşünmeden uzatır bir kese altını. ve sorar . Birinci sorum:

-Onun padişah olduğunu nereden anladın?

Altınları alınca,, İhtiyar konuşur:

-Ben dericiyim. Hangi kalite deriyi kimlerin giyeceğini bilirim. Üzerindeki deriyi biz sadece padişah ve sultanlara veririz der. Üstündekine bakarak onun padişah olduğunu anladım. İnsanın Kullandığı alet edavat ve araçlar O kişi hakkında bilgi verir….

-12 ‘ye 12 eklemeyince 24 etmez, 24 olmayınca da 32’ ye yetmiyor dediniz. Bu ne demektir ?

Bir kese daha alayım dedi ihtiyar ve açıkladı sonra:

– Gece 12 saat, gündüz de 12 saattir. 24 saat çalışmaz isek artık ağzımızı, karnımızı doyurmaya yetmiyor kazancımız. Hayat şartlarımız zorlaştı. Onu demek istedim. 

-6 da boş mu durdun dedi. Bu ne demektir?

Yaşlı bir kese daha altın ister. Vezir mecbur olmasa vermeyecek ama can tatlı. Verir haliyle. Cevabı şöyle verir ihtiyar:

-6 ay yaz, 6 ay kış olarak düşünün.  buralar orta kuşağa yakın. gece gündüz 12’şer saat olduğu gibi mevsim de ikidir. Hayat şartları öyle zor ki. Yazın da kışın da çalışmak zorundayız….

Vezir hemen söze girer:

-Geceleyin kalmadın mı dedi. Sen de kalktım ama başkasına yaradı dedin burada neyi anlatmak istediniz.?

Yaşlı hiç acımaz. Zaten yıllardır bizi sömürdünüz der içinden. Ver bakalım bir kese altı daha deyince vezir offlasa da pufflasa da çaresi yoktur. Verir bir kese altını daha. Yaşlı:

-Padişah evlenmedin mi. Gece kalkıp banyo yapmadın mı demek istedi. Çocuğun olmadı mı demek istedi. Bende çocuğum oldu ama kız oldu. Başkasının işine yaradı bana yaramadı demek istedim.

Vezir soruların çoğunun cevabını almıştı. Bir soru kalmıştı sadece. Altınları da kalmadı. Yıllardır yaptığı birikimi bir yaşlı elinden almıştı. Çaresizce sordu. Padişahım sana dedi ki:

-Kaz göndersem yolar mısın dedi. Sen de cıyaklatmadan dedin. Burada kaz kimdi ?  Cıyaklatmadan ne demek ti?

-Yaşlı gülümsedi ve konuştu:

Sen şimdi saraya git. Saraya gidene kadar bu soruyu kendine sor. Saraya varınca öğrenirsin. Öğrenemez isen Padişahıma deki ”İhtiyar dedi ki sana, Saraya bir tane kümes koysun  dediğimi söylersen, Padişahımız sana bizzat açıklayacaktır.  Ama cevabını bulursan bu dediğimi ona söyleme!  dedi ve sırtını dönüp evine gitti  sevinç içinde.

Fıkradan Anladıklarımız

  1. Yönetici halkının durumunu, halktan olan insanlar ile öğrenmelidir. Çevresindeki insanlardan öğrenirse yanlış bilgiler edinecektir. Çünkü yönetim çevresindeki insanlar da genelde halktan kopuk olan insanlardır. Haliyle halkın durumundan uzak olup sadece yukarıya ”yaranma” derdinde olacaktır.
  2. Ekonomik durumun bozulması genelde halkı ilgilendirir. Halkı yönetenler zenginliklerine zenginlik katmaya her durum ve şartta devam eder.
  3. Eğitim sistemi öğrencileri sadece teorik sınavlardan sorumlu tutar. En fazla diploma veya not sahibi en iyidir diye algılansa da tecrübenin yerini hiç bir şey tutmaz.
  4. Zanaatçı öyle bir üretim yapmalı ki yaptığı ürünün kalitesi her zaman belli olmalıdır.
  5. Halk her durum ve şartta kendini yönetenleri sorgulamalıdır.  Bunu yaparken de hiç bir kimseden korkmamalı ve çekinmemelidir.
  6. Fıkra bize yöneten ve yönetilen arasındaki uçurumları ifade etmesi açısından da önemlidir. Yönetilen bilinçsizse, genelde kaz gibi yolunacaktır. Bu Yolma işlemine usta siyaset veya siyasi deha denilmektedir. Halk bilinçli olursa, kimse kaz gözüyle değerlendirmeyecektir.
  7. Tecrübe bazen, birçok diploma sahibi insanın teorik bilgisinden  değerli ve önemli  olabilir. Kimseye cahil gözüyle bakmamak lazımdır.

Şu Yazıya da Bakabilirsiniz

Romantik Bir Aşk Mektubudur!

Romantik Bir Aşk Mektubudur! İkinci dünya savaşına ( 1 Eylül 1939 – 2 Eylül 1945) …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir