Suç Aletleri Yanında. Sen Suçlusun !
Mutluluk adaleti sağlamaktır. Mutsuzluk adil olmamaktır. Eflatun böyle söyler. İnsan haklı ile haksızı ayırırsa, aslında önce kendisi mutlu olur.
Vicdan gözüyle bakmak sana mutluluğun yolunu gösterecektir. Oysa hepimiz mutluluğa aşığız. Neden o zaman, her zaman, ben (biz) haklıyız deriz ki!
Eğer hak ve hukuk kavramı yerine oturmaz ise ; haksızlıklar çoğalır. Toplum da mutsuz olur.
İnsanların yönetildiği, kurumlarla kendini gösteren devlet, ne olursa olsun adaleti sağlamalıdır. Çünkü ‘’Adalet’’ toplumun oksijenidir. Aksi halde o toplum nefes alamaz. Huzursuzluklar artar. Psikolojik bunalımlar çoğalır ve bu bumerang gibi hepimizi sarar. Burada, her koyun kendi bacağından asılır diyemeyiz. O koyunun leşi seni de beni de rahatsız eder.
Bir ülkede Toplumun çoğunluğu adalete güvenmiyorsa veya adalet deyince kafasında sorular oluşuyorsa, kulelerde oturanlar bunlardan rahatsız olmalıdır. Dünyamız feodal beyliklerin, krallıkların yıkılmasının temel sebebi olarak hep hak hukuk ve adaletin olmadığını bilir. Kitaplardaki bilgiler beyinlerde harekete dönüşebilir.
Siyasal kaygılar, seçim kazanma arzuları, toplumların adalet kaygısını yükselten en büyük sebeplerden sadece birisidir. Oysa baki olan, asıl olan devletin kendisi olmalıdır. Hükümet ile devletin farklı olduğunu bilmemiz gerekir.
Yine tutarsızlıkların olması, bugünkü suç olmayan unsurun yarın suç olması….yanlıştır
Bugünkü yeşilin yarın adı değişerek kırmızı olması ve yeşil diyenlerin suçlanması hak hukuk unsuruyla bağdaşmaz. Bu durumlar toplumun birbirine kinlenmesini ve sınıfların oluşmasını tetikler. Toplumsal ayrılıklar siyasal iktidarların işine gelse de Devlet için iyi olmadığını bilmemiz gerekir.
Zaman Odur ki
Karı- koca evde bunalmış, oltasını alıp bir göl kenarına gitmişler. Nostaljik bir anı olsun, romantik anlar yaşansın mantığı taşırlar. Huzur ve mutluluk için illede pahalı şeylerin alınması gerekmez. İkisi de bu bilinçtedirler.
Kurmuşlar sistemlerini, termostaki çaylarını yudumlarken, lüx arabayla bir memur gelmiş yanlarına:
-Burada balık tutamak yasak.
Kadın:
-Ama ilerideki otelin müşterileri orada tutuyor.
Memur:
-Orası turistik alan. Onlar tutabilir. Ama burada tutamazsınız. Ceza yazmak zorundayım.
Karı koca birbirine bakar, sonra lüx arabadaki üniformalı memurlara. Laf anlatamayacaklarını anlamışlardır.
Okumuş ve zeki insanlardır karı koca. Kadın, gayet saki bir şekilde farklı konuşmaya başlar.
-Beyefendi biz burada balık yakalamıyoruz. Sadece kendi aramızda eğleniyoruz.
Memur:
-Devletin memuruyla dalga mı geçiyorsunuz! Elinizde olta. Ucunda kamış. Kamışın ucunda kanca. Kancada sallanan solucan. Sisteminiz hazır ve balık tutmuyoruz diyorsunuz. Bütün suç aletleri yanınızda.
İyice kızan memur arabadan faturayı çıkarır. Kimliklere ceza yazacak iken kadın:
-Sizi bana tecavüz etmekle suçlarım. Sarkıntılık yaptı derim. Mahkemeye veririm. Zaten 6284 kanunu var. Zaten kadının beyanı esastır. Delil de gerektirmez. Zaten Bakanlık iki tane avukatla beni savunur. Hapisten kendinizi kurtaramazsınız.
Sözler karşısında, memur:
-Ben suç işlemedim ve bir şey yapmadım. Bu bir iftira olur.
Kadın :
-Ama suç işleyebilecek bütün aletler yanınızda.
Fıkradan Anladıklarımız
- Toplum içinde zengin-fakir; yerli-yabancı ayırımı yapılmamalıdır. Ülkenin güzellikleri öncelikle o ülkenin insanına sunulmalıdır.
- Suç unsurlarını taşımak veya bulundurmak, o insanı suçlu kılmamalıdır. Yasak olan bir kitabı okumak insanı suçlu yapmamalıdır. Araştırma inceleme öğrenme herkesin hakkıdır.
- Siyasal kaygılar için, toplumu ayrıştıran, toplumun birbirine kinlenmesini sağlayan kanunlar değiştirilmelidir.
- Hiçbir insan kişilik veya kurum veya kuruluş her durum ve şartta her zaman haklı olmak durumunda değildir. Peygamberi bile sorgulayan Allah kimseye bu hakkı vermemiştir.
- Hak hukuk ve adaletin olmadığı yerlerde insanlar birbirine çok kolay iftira atabilmektedir.
- Kendisine imkan ve görev verilen insanlar çoğunlukla kraldan kralcı olurlar. Çünkü bulunduğu makama ve mevkiye hakkıyla gelmemiştir.
- İnsanlar kendi başına bırakıldığında daha fazla mutlu olabilir. Ancak kurum ve kuruluşlar kendi çıkarları için insanları kontrol altına almaya çalışmaktadır. Bu ise huzursuzlukları çoğaltır.
- Bir insanın hayatı bir insanın veya iki insanın ağzından çıkacak kelimelerle son bulacak kadar basit olmamalıdır. Kimse ‘’Tanrı olma’’ hayali yaşamamalıdır.
- Her duman çıkan yerde ateş yoktur.
- İnatçılık insana her zaman zarar verir.
- İnsanların güzel anlarını saçma sapan kurallarla zehirlememek gerekir.